749 (m. 1348) senesinde Halep’te dünyaya geldi. Babasının himayesinde burada büyüdü. Küçükken Kur’an-ı kerimi ve çeşitli kitapların metinlerini ezberledi. Önce memleketinin büyük alimlerinden ilim öğrendi. Sonra Kahire’ye ve Dımeşk’a gitti. Buralardaki ünlü ilim adamlarından ders aldı. Tefsir, usul, fıkıh, feraiz, edebiyat, nahiv, şiir ve tarih konularında eğitim aldı. Önce Halep’te, sonra da Dımeşk’da kadı görevi aldı. Sultan Zahir Berkuk, 793 (m. 1390) senesinde burayı ele geçirdi. Onunla beraber Kahire’ye gitti. Bir süre sonra, onun himayesinden ayrılıp, Halep’e döndü. Melik Nasır Halep’i ele geçirene kadar burada kaldı. 813 (m. 1410) senesinde Halep’ten ayrılıp, tekrar Kahire’ye gitti. 814 senesinde Dımeşk’a gidip, Sultan Nasır ile sohbet etti ve kadılığa getirildi. İbn-i Şıhne el-Kebîr bir süre Halep kadılığında kaldı. Dımeşk’daki medreselerde ders verdi. 815 (m. 1412) senesinde Halep’te öldü. Cenaze namazı kalabalıktı. Cuma namazından sonra namazı kılınıp, kalede Bab-ı Makam’ın dışında Iştaktemir türbesine defnedildi.
İbn-i Şıhne el-Kebîr Hazretleri
İbn-i Hacer Askalani anlatıyor “Çocukluğundan itibaren ilimle çok meşgul oldu. Ahlaklı ve mütevazi bir alim olarak yetişti. Fıkıh, edebiyat ve daha çeşitli alanlarda bilgisini arttırdı. Kahire’den Halep’e döndüğü zaman, ilimle meşgul olmaktan ve ders okutmaktan hiç geri kalmadı. Çok ilim neşretti, yaydı. Eğitim almak için yol kat etmekten hiç usanmaz ve yorulmazdı. Yüksek gayret sahibi olup, güzel ve üstün şiirleri ile, hat sanatının bütün inceliklerini gösteren yazısı vardı. Onun eğitim adına hizmeti büyüktü. İbn-i Şıhne el-Kebîr hazretleri sünnete pek bağlıydı. Bu yolda olanlara muhabbet beslerdi.” Dönemindeki ilim adamları tarafından sayılan bir kimseydi.