İmam-ı Ali Rıza, Medine de 770 yılında doğmuştur. Rıza Sktan,Horasan , Gairb el Gruba (gariplerin Garibi) ,Hulki mahlası ile bilinen alim , Abası dönemi hilafeti döneminde ün kazanmıştır. Adil olma vasfı, insanı kamil olma payesi ve ideolojisi ile döneminde İslami bakış açısı oldukça gelişmiş ve barış kazanmış bir alim olarak kendini göstermiştir. Akıl en büyük dost iken, en büyük düşmanın cehalet ve nefsani duygular olduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Döneminin en büyük akıl hoclarından olan âlim, sahabelerin ve İslam bilgisi sahibi olmak isteyen herkesi adeta kılavuzu olarak toplumdaki yerini giderek daha çok sağlamlaştırmayı bilmiştir. Bu kapsamda Ali Rıza,İmam Musa-i Kazım’ın oğlu olarak çağının ve kendinden sonra gelen genç alimlerin adeta savunuculuğunu yapamaya devam etmiştir. Halife halkını yanına almak ve istediği devlet politikasını daha kısa yoldan ve kolay bir şekilde yerine getirmek için İmam-ı Ali Rıza’ya veliahtlık teklif etti. İlk etapta bu teklifi kabul etmeyen İmam –ı Ali Rıza, sonraları ise bazı şartlarının kabul edilmesi üzerine veliahtlık teklifini kabul etmiştir.
İmam-ı Ali Rıza İslami Vasfı ve Halife ile Olan İlişkisi
Halife Memun bazı isteklerini Ali Rıza ‘ya kabul ettirdikten sonra âlimi 818 tarihinde şehit etti. Halife ve ondan önce gelen diğer dönemin Abbasi halifesi kavmi gibi İslam âlimlerini kolay bir şekilde şehit etmeye devam etti. Veliahtlık tekliflerini kabul eden halife, daha pek çok İlam bilginini bu politika ile zehirleyerek şehit etmiştir. Halifelerin bu tavrı toplumun diğer tabakasını ve İslam çatısı altında bulunan zorbalık karşısında duran herkesin büyük tepkisini çekmiştir. İyilik, doğruluk, adalet ve insan sevgisini kendine rehber edinene Ali Rıza hayatını İslam felsefesine adamış büyük fıkıh bilgisi olan nadide İslam âlimlerindendir. Bu kapsamda oldukça başarılı bir şekilde kariyer hayatına deva eden âlim, anlayışını ve gezilerini İslam ideolojisi ürerine kurdu.
Ali Rıza, her adımda doğruluk ve cömertlik sahibi bir bilgin olarak kendini göstermiştir. Ali Rıza bilgin olma sıfatını ve yüceliğini her fırsata güncelleyen zeki olduğu kadar insanlığa faydası olan İslam faziletlerini büyük bir duyarlılıkla ele almıştır. Kamil insan sıfatıyla âlim, açları doyuran, kimsesizlere kucak açan ve fakirlere kol kanat geren yardımsever tutumuyla ibadetlerine yoğunluk kazandırdı. Âlim ayrıca, Peygamber sünnetini kendine rehber edinen İslam bilgini bir zat olarak bilinmektedir. Abbasi Halifesi Harın Reşitten sonra ve veliaht tayin edilen İmam-ı Ali Rıza şehit edilişine kadar hayatının neredeyse tamamında Allah’ın birliği ve İslam coğrafyasını temel ilke edindi. Âlim ayrıca yaşamını ve eğitim anlayışını; İslam, cihat, peygamber sancağı ve güzel ahlak üzerine kurmayı başarmıştır.