Asıl adı, Ebû Abdullah Muhammed b. İdrîs b. Abbâs eş-Şâfiî’dir. H. 150 (M. 767) yılında Gazze’de doğduğu en kesin rivayettir. Bazı kaynaklarda Yemen’de doğduğu iddia edilir fakat bunun için elle tutulur bir kanır yoktur. İmam-ı Şafi, baba tarafından soyu Hz. Peygamber’e kadar dayanır. Imam-ı Şafi, İslami hukuk, hukuk bilimi ve modern bilim çalışmaları yapmış, zekâsı ve adaleti ile tanınmıştır. Dini bilimlere ve ilmi konulara ek olarak aynı zamanda bir gezgin ve şairdir.
İmam-ı Şafi, yoksul bir ailede büyüde ve babasını kaybettikten sonra 2 yaşındayken annesiyle beraber Gazze’den Mekke’ye taşındı ve 7 yaşında kuranı hatim etti. Yirmili yaşlara geldiğinde Mekke’de bilgiyi aramaya başladı. Güçlü bir zekâsı ve iyi bir hafızasından ötürü küçük yaşta hadisleri ezberlemeye başladı. Henüz küçük yaştayken bir şeyleri yazma isteği üzerine seramikleri ve taşları kullandı ve daha sonra atık malzemeler üzerine yazı yazmaya başladı. İsmail bin Kustantin’in kendisine hocalık etmesiyle kıraat dersleri almaya başladı.
İlerleyen yaşlarında ilmi konulara ilgisi arttı ve çevresindekilerden aldığı tavsiyeler üzerine Malin bin Enes’e gider. Medine valisi ile olan akrabalığı sayesinde Malik’le tanıştı. Malik başlarda ona hocalık etmek yerine kendi yetiştirmiş olduğu öğrencilerden birisinin himayesine vermek istedi ancak daha sonra zekasını ve ondaki ışığı fark edince bizzat hocalık etmiştir. 179 yılında hocası vefat edinceye kadar ona öğretmenlik yaptı ve hocalarının öğretilerini en iyi şekilde öğrendi.Malik Bin Enes’in Vefatı ve Yemene Gidişi
179 yılında hocası Malik vefat edince Mekke’ye geri döndü. Daha sonra dayılarının aracılık etmesi üzerine Yemen valisi tarafından davet edildi. Ancak bu yolculuğu yapabilecek maddi bir gücü yoktu ve annesi yaşadıkları ev karşılığında borç aldı. Yemen’de iş bulan ve burada yaklaşık bir yıl kalan Şafi, Hz. Osman’ın soyundan gelen Cemile hanımla evlenir. Aynı zamanda ilim tahsil etmeye devam etmiş ve bu sırada kendisine Yusuf el-Kadi gibi alimler hocalık etmiştir.
Yemen’de Tutuklanışı
Yemen’de gelişen bazı siyasi olaylar sırasında yönetime karşı fitne organize etmekle suçlanarak tutuklandı. Beraberinde tutuklu bulunan isyancılarla beraber halifenin huzuruna çıkarıldılar ve kendisi haricindeki herkes idam edildi. Bu olay neticesinde Hasan Şeybani ile tanıştı. Haksız bir iftira yüzünden kendini aklamak için bir süre Rakka’da ikamet etti ve bu sırada Şabani’nin talebesi oldu. Halife daha sonra kendisini iftiraya maruz kaldığı konusunda emin oldu ve kendisine birkaç bin dirhem ödül vererek Mekke’ye gönderdi.
Mekke’ye Geri Dönüşü
Kendisini akladıktan sonra Mekke’ye geri dönen Şafii, eğitimlerine devam etti, reddiyeler yazdı ve Seybani ile münazaralar gerçekleştirdi. Bu münazaralardan birisinde Gıyas el-Merîsî’nin dikkatini çekti. 195 yılında Bağdat’a geri gitti ve 2 yıl burada kaldı. Daha sonra Mekke’ye geri geldi ve Bağdat’taki siyasi karışıklıklardan rahatsız olarak 199 yılında Mısır’a gitti. Burada çeşitli sağlık sorunları nüksetti ancak ilim arayışlarına devam etti. İmam Malik’i burada eleştirmesi başına iş açtı ve taraftarları tarafından büyük tepki aldı. Siyasi baskılar sonucunda sürgün edilmesi kararı verildi fakat burada öldü.
Fıkıh eğitimleri alan ve hayatının sonuna kadar eğitim almakla kalmayıp pek çok öğrenci yetiştiren Şafii, raviyeler arasında sıkça rastlanan bir isim olmuştur. Anlatılanlara göre hep güler bir yüze sahip ve sünnete çok dikkat eden bir kişilik olmuş, ibadetini hiç aksatmamış ve hayatının her alanında Kur’an okumuştur.