İslam Sözlükçüleri Kimdir? Eserleri ve Hayatı

Dil, her zaman efsanelere gebe olmuş ve insanlık tarihinin en merak uyandıran konularından birisidir. İnsanların ilk kez ne zaman konuşmaya başladıkları, birbirinden farklı dillerin ne zaman ve ne şekilde ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte insanların birbirleri ile anlaşabilmek için farklı bir dili nasıl ve hangi tarihlerde ilk kez öğrendiklerine dair de net bilgiler ne yazık ki yoktur. Kuşkusuz ki insanların iletişim kurabilmeleri için en önemli ve gerekli araç konuşmadır. İnsanlar kendi dillerini konuşarak iletişim kurabildikleri gibi farklı dilleri konuşarak da farklı insanlarla iletişim kurabilirler. Farklı dilleri öğrenmek ve konuşmak alanında sözlükler oldukça önemli bir yere sahiptir. Sözlükler, İslam tarihinde de oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu anlamda İslam sözlükçüleri de oldukça önemlidir.

İslam’da Sözlükçülük Ne Zaman Başladı?

İslam’da sözlükçülük ne zaman başladı sorusunun kesin bir tarih olarak verilebilecek cevabı ne yazık ki yoktur. İslam dinini kapsayan sözlükçülüğün ne zaman başladığı bilinmemekle beraber sözlükçülük anlayışının Kur’an-ı Kerim’i ve peygamberi daha iyi anlayabilmek için başladığı düşünülür. Önemli bir doğu bilimci olan FritzKrenkow, Arapça ‘da yapılan sözlük ve gramer çalışmalarının Arapça konuşmayan ve Arapça bilmeyen insanlara ve topluluklara İslam dinini anlatabilmek amacı ile yapıldığını söyler. Krenkow’a göre Arap dünyasında ilk sözlükçülük Kur’an-ı Kerim’de anlamı tam olarak kavranamayan sözcüklerin açıklanması amacı ile yapılmıştır. Bu çalışmayı yapan ilk kişi ise İbn Abbas olarak geçer.

İbn Abbas Kimdir?

İslam dininin ilk sözlük çalışmalarını yürütmüş kişi olarak bilinen İbn Abbas, Arap dilinde bilinen ilk sözlük olan Garîbu’l-Kur’ân ya daLuğâtu’l-Kur’ân sözlüğünün yazarıdır. Bu sözlük kendinden sonra yazılacak olan tüm sözlüklerin anası ya da çekirdeği olarak kabul edilebilecek temel bir eserdir. Garîbu’l-Kur’ân, özellikle Arap olmayan coğrafyaların Kur’an-ı Kerim’i ve İslam dinini tanıyıp anlaması için yazılmıştır. Arap olmayan toplumların Müslümanlığı kabul etmeye başlamaları ile birlikte giderek önem kazanmıştır.

KâşgarlıMahmud Kimdir?

Kaşgarlı Mahmud, 1008 yılında doğmuş olup Kaşgar bölgesinde dünyaya gelmiştir. Uygurca ve Türk dilleri üzerine yaptığı çalışmalar ile adını duyurmayı başarmıştır. Kaşgarlı Mahmud, sözlüm bilimi alanında adeta bir çağı açıp bir çapı kapatacak kadar önemli bir eser vermiştir.Kaşgarlı Mahmud’un en bilinen eseri DivanuLugati’t-Türk isimli, tüm dünya tarafından bilinen eseridir. Bu eser Türkçe’nin bilinen en eski Türkçe – Arapça sözlüğü olma özelliğine sahiptir. Kaşgarlı Mahmud, bu eseri sayesinde hem Türk tarihinin hem de İslam tarihinin en önemli sözlükçülerinin başında gelir.

DîvânuLugâti’t-Türk

DivanuLugati’t-Türk, Türk dil tarihinin bilinen en eski yapıtlarından bir tanesidir. Bu eser Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınmış olup en eski Türkçe – Arapça sözlük olma özelliğini taşır. Kaşgarlı Mahmud, DivanuLugati’t-Türk’ü 1072 yılında Bağdat’ta yazmaya başlamıştır. Takvimler 12 Şubat 1074 tarihinde ise tamamlamıştır.DivanuLugati’t-Türk, tarihe tanıklık eden çok önemli bir yazılı eserdir. Yalnızca bir sözlük olmasının dışında o dönemdeki insanların ve toplumun yaşamı hakkında çok önemli bilgiler sunar. Bunun yanı sıra 11. Yüzyılda söz çeşitliliğinin ve ne kadar geniş bir skalaya sahip olduğunu en önemli kanıtıdır. Bu anlamda günümüzden yaklaşık bin yıl önce yazılan bu eser özellikle tarih anlamında araştırma yapanların başvurdukları kaynakların başında geliyor. DivanuLugati’t-Türk, edebi ve tarihsel açıdan çok önemli bir eser olmasının yanı sıra kültürel özellikleri yansıtması ve bin yıl öncesini günümüze taşıması açısından da çok çok önemli bir eserdir.

DivanuLugati’t-Türk kitabı sekiz bölümden oluşmaktadır. Kaşgarlı Mahmud, kitabı hakkında “Ben bu kitabı hikmet, seci, atalar sözü, şiir, recez, nesir gibi şeylerle süsleyerek hece harfleri sırasında tertip ettim… Bu lügat kitabını baştan sonuna dek sekiz ayırımda topladım.” Demiştir. Buradan anlaşılacağı üzere tarihin bilinen ilk Türkçe – Arapça sözlük olan DivanuLugati’t-Türk bir düzen dahilinde yazılmıştır. Kitabın bölümlerine gelecek olursak; ilk bölüm Hemze adı verilen bölümdür. İkinci bölüm Salim, üçüncü bölüm Muzaaf, dördüncü bölüm Misal, beşinci bölüm Üçlüler, altıncı bölüm Dörtlüler, yedinci bölüm Gunne ve son bölüm olan sekizinci bölüm ise İki harekesiz harfin birleşmesi olarak adlandırılmıştır. Kaşgarlı Mahmud, bölümlerden her birinde isimler ve fiiller olmak üzere iki bölüme yer vermiştir. Ayrıca kitabın içinde bulunabilecek ve bulunamayacak olan sözcükler hakkında da bir tablo vardır. DivanuLugati’t-Türk, Kaşgarlı Mahmut’un şu sözleri ile son bulur.

HubeyşTiflîsî Kimdir?

İslam sözlükçüleri denildiği zaman Kaşgarlı Mahmud’un ardından en bilinen isimlerden bir tanesi de HubeyşTiflîsî’dir. HubeyşTiflîsî, hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan bir isimdir. HubeyşTiflîsî, çok fazla eser vermiş ve bu eserler aktif olarak yıllar boyunca kullanılmıştır. Buna rağmen HubeyşTiflîsî hakkında başta İslam kaynakları olmak üzere Osmanlı kaynaklarında kendisi hakkında yeterince bilgi verilmemiştir. Bununla birlikte İslam dünyası için önemli bir sözlükbilimci olduğunu söylemek mümkündür. Tıpkı Kaşgarlı Mahmud gibi önemli eserler bırakmış ve yaşadığı dönemi bir sonraki nesillere aktarmıştır.

Kanunü’l-Edeb

HubeyşTiflîsî tarafından yazılan en bilinen eser Kanunü’l-Edeb adı verile eserdir. Kanunü’l-Edeb Arapça – Farsça bir sözlüktür. 1153 yılında yazılmıştır.Katib Çelebi, yazılan bu eser hakkında Farsça’da onun kadar mükemmel başka bir eserin olmadığını, kitabını yazarken kırk sekiz farklı kaynaktan faydalandığını belirtiştir. Kanunü’l-Edeb kitabında da kullandığı kaynakların isimlerine yer vermiştir. Kanunü’l-Edeb kitabı bir önsöz ile başlar. Mukaddime bölümünün ardından sözlük kısmına geçilir. Sözlük kısmının ardından ise kitabın içinde fiil çekimlerinin yer aldığı bir bölüm bulunur. Fiil çekim cetveli adı verilen bu bölüm kitabın en can alıcı noktalarından biridir.

Cemaleddinİbn-i Mühenna

İslam tarihinin sözlük alanında tanınan bir diğer ismi Cemaleddinİbn-i Mühenna’dır. Cemaleddinİbn-i Mühenna, hazırladığı bu sözlük üç ana bölümden oluşur. Farsça, Türkçe ve Moğolca olarak oluşturulan bu bölümler üç dil hakkında da önemli bilgiler içerir. Ḥilyetü’l-insân ve ḥalbetü’l-lisân adını verdiği sözlükte bu üç dilin belli başlı özellikleri yer alır. Arapça dilince yazılmıştır. Her dile ait önemli etkiler taşır. Hem kendi devrinde hem de ilerleyen devirlerde çok önemli ihtiyaçlara karşılık vermiştir. Farsça, Türkçe ve Moğolca dillerinin en önemli kaynakları arasında yer alır. Sözlüğün Türkçe kısmı nevi adı verilen iki bölümden oluşur. Birince bölümde Türkçe’nin ses, şekil ve kısa etimolojik bilgiler vardır. Ayrıca bu bölümde zarflar, edatlar, yapım ve çekim ekleri ile birlikte fiil kipleri yer alırken ikinci bölümde ise Allah’ın isimlerinin ve çeşitli isim gruplarının yer aldığı yirmi dört bölüm bulunur. Sözlüğün Moğolca kısmında zamir ve fiiller başta olmak üzere dilin incelikleri hakkında önemli bilgilerden kısaca bahsedilmiştir. Bunlar dışında Moğolca ile alakalı başka bir bilgi yer almaz.

Mütercim Âsım Efendi

Tam adi SeyyidAhmed Asım olan Mütercim Asım Efendi, Antep’te dünyaya gelmiştir. Antep’te iyi bir eğitim görmesinin ardından hat sanatı ve dini ilimler konusunda oldukça bilgili bir kişi olmuştur. Pek çok alanda kendini geliştirip alim olmayı başarmıştır. Alim olmasının yanında başarılı olduğu bir diğer alan ise sözlükçülük alanıdır. Mütercim Asım Efendi, İslam dünyasının en bilinen sözlükçüleri arasında gelir. Farsça ve Arapça kaynakları Türkçe’ye çevirmesi ile önemli eserlerin altına imzasını atmıştır. Özellikle çevirdiği önemli iki eserin ardından mütercim unvanına sahip olmuştur. Ayrıca yazdığı eserler ve yaptığı tercümeler neticesinde vak’anüvis unvanı alarak yalnızca edebiyat alanında değil tarih alanında da adını duyurmayı başarmıştır.

Fuat Sezgin ve Sözlükçülük

Sözlükçülük, geçmişten günümüze kadar tüm dünyada oldukça önemli bir yere sahiptir. Hem İslam tarihinde hem de diğer dinlerde özellikle kültürel yapının aktarılabilmesi açısından pek çok sözlükçü yetişmiş ve kendi dillerinin inceliklerini başka dillere aktarmışlardır. İslam dünyasının son dönemde yetiştirdiği en önemli sözlükçülerden bir tanesi olan Fuat Sezgin, ömrünün çok büyük bir kısmını İslam bilimleri tarihine adamış ve bu anlamda araştırmalar yürütmüştür. Fuat Sezgin dünyaca ünlü eseri olan GeschichtedesArabischenSchrifttums kısaca GAS eserinin 8. Cildini Arap ve İslam dünyasındaki sözlük çalışmalarına ayırarak bu anlamda faydalı bilgiler vermiştir. Bu eserin giriş bölümü sözlükçülük üzerine yapılan araştırmaları, bu araştırmaların tarihsel gelişimi ve şimdiki durumları hakkında bilgiler verir. İkinci bölümünde önemli sözlükçüler hakkında bilgiler verilirken dördüncü bölümde ise Bağdat ve çevresini de kapsayan Irak sözlükçüleri hakkında önemli bilgiler sunulur. Kitabın devam eden üç bölümünde İran, Arabistan, Mısır, Kuzey Afrika ve İspanya başta olmak üzere belli bölgelerin bilinmeyen yazarlarından ve anonim eserlerinden bahsedilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir