Şafii mezhebine mensup olan fıkıh biliminin yanı sıra İslami ilim yaklaşımları ve bilgin olma sıfatı ile İsmail Bin Ebul Hasen, 749 (m.1348 ) yılında doğmuştur. Henüz daha hayata gözlerini açmadan babasını kaybeden ve yetim bir şekilde hayatına devam eden âlim, bundan sonra her adımda hayatını İslam’a adadı ve ilmi hayatının merkezine taşımayı da bildi. Bu kapsamda oldukça özverili bir şekilde İslam fıkıh bilimine merak salan alim,Kahire başta olmak üzere pek çok İslam bakış açısı ve vizyonu sunan eğitim yuvası ve bilginlerden ders alamsını da bildi. Fıkıh ilmine büyük bir ilgi gösteren, İbn-ül Bazigi en – Nihriri’den ders alarak İslami bakış açısı ve felsefesi ile toplumun büyük bir kısmını etkisi altına almayı başardı ve İslam meşalesini özveri ile yakmaya devam etti. Siracüddin Bülkini gibi alanında ün yapmış İslam fıkıh âlimlerinden büyük bir feyz alan âlim, her fırsatta koşulda yeni bilgi, ilim ve İslami değer sunan bilimlere karşı büyük bir duyarlılıkla sarıldı ve herkesten yeni bir şeyler öğrenmenin derinden heyecanını yaşamayı bildi. Bülki’nin hususi talebelerinden olarak oldukça geniş İslami bilgi çerçevesine sahip olan İsmail Bin Ebul Hasen ; Zühd ve veraa sahibi olarak alanında giderek daha da ün yapmaya başlayan alim, adım adım İslami ve tefsir ilimlerini büyük bir duyarlılıkla takip etti.
İsmail Bin Ebul Hasen Âlim Olma Süreci ve İslami Değerleri
Hasen eğitim sürecinde Bülkini desteği ile artık usta bir bilgin haline geldi. Allah’ın varlığı ve birliği, Peygamber sünnetini hayatının odak merkezi haline getiren âlim, Hristiyanların İslam’ı tanıyarak şehadet getirmelerine de büyük oranda katkı sağladı. Ayrıca onları İslam’ın hoşgörü temelini ve yumuşak başlılığını anlatmayı başardı. Bu kapsamda akanında usta ve yetkin bir alim olarak varlığını kanıtlayan bilgin, İbn-ül Kari, Eb Talha,el Haravi ‘den de hadisi şerif dinleyerek usta olduğu kadar alanında yetkin çok kıymetli ve faziletli eserler verdi. Onun ilminden ve İslam şuurundan da faydalanmasını bilen alanında ün kazanmış usta bilgin ve âlimler bulunuyordu. Zeynüddin Rıdvan,İbni Hıdır,el Bukai gibi ilmihal zenginliğine sahip pek çok alim ve zat onun ilmi becerisinden istifade etmekten geri durmadı . Emsallerinin de ününe geçmesini bilen alim, hemen her koşulda yüksek ilmi becerisini toluma yaymasını da bildi. Bu sayede Allah’ın yüceliğime varlığına ve birliğine, Peygamber sünneti seniyesine ve her türlü İslam sancağı niteliği taşıyan ilim ve kudretine karşı da büyük bir özveri ile yaklaştı. İsmail Bin Ebul Hasen; 870 (m.1465 )yılında Cemazil –evvel ayının on dürdüncü günü vefat etmiş, ölümü döneminin halife ve devlet adamlarının yanı sıra onu seven herkesi derinden üzmüştür.