İslam âlimlerinden biri olarak karşımıza çıkan Kerderi, Hanefi mezhebine mensup olmakla birlikte fıkıh ilmi âlimi olarak bilinmektedir. Doğum tarihi veya yeri ile ilgili kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. Gerçek ismine baktığımızda ise kaynaklarda Muhammed bin Muhammed bin Şihab bin Yusuf el kerderi el büreykini el Harezmi yazdığını görmekteyiz. Bezzazi olarak da meşhur olması ile birlikte Kerderi ismi ile de anılmıştır. Lakabı ise kaynaklara göre Hafızuddin olarak geçmektedir. Kerder köyünden olmasından dolayı orası memleketi olarak geçmektedir. Orada ilim üzerine gerekli eğitimlerini almış ve ilim üzerine okumuştur. İbni Arapşahın yanında yaklaşık olarak dört sene gibi bir süre geçirmiş ve kendisinden ilim dalları ile ilgili bilgiler öğrenmiştir. Kendisi hakkında birçok âlimin ve önemli şahsiyetlerin birtakım rivayetleri de bulunmaktadır.
Kerderi ve Hayatı
Kerderi’nin hayatı konusuna göz attığımızda ise ilim ile ilgilendiğini kaynaklarda net bir şekilde görmekteyiz. Fıkıh usulü ve fıkıh ilmine karşı yoğun bir ilgisi olduğundan bu ilimleri okuyup öğrenmiştir. Daha sonrasında Kırıma gitmiş ve bir süre kadar orada yaşamıştır. Ardından ise Hacca gitmiş ve sonrasında tekrardan memleketine geri dönmüştür. Bu seyehatleri hakkında kesin bir tarih kaynaklarda belirtilmemiştir. Birçok yere seyahat etmiş ve özellikle Bursa’ya giderek orada Molla Şemseddin Fenari ile karşılıklı olarak sohbet etme fırsatını yakalamıştır. İbni Arapşahın yanında kaldığı dönemlerde kendisinden oldukça ilim okuyup öğrenmiştir. Bazı değerleri eserleri de kaynaklarda yerini almıştır.
Kerderi ve Eserleri
Kerderi’nin eserleri konusuna baktığımızda ise kaynaklarda bazı önemli eserlerinin adının geçtiğini görmekteyiz. Kendisinin geçmişi veya ailesi ile ilgili herhangi bir bilgi maalesef ki bulunmamaktadır. Eserlerin de ise en meşhuru olarak karşımıza Bezzaziye çıkmaktadır. Bu eserinde fetva konularını kaleme alarak yazmıştır. Bunun yanında Şerhu muhtasarı kuduri adlı eseri de yer almaktadır ve bu da kaynaklara göre oldukça ünlenmiş eserler arasında yerini almıştır. Günümüze kadar gelmiş olan eserleri bu belirttiğimiz eserler olmaktadır. M.1424 (827) senesinde Mekke’de vefat ettiği kaynaklarda belirtilmiştir. Neden veya nasıl vefat ettiği konusunda ise herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.