Meşhur âlim ve velilerden olarak tanınan Malik Bin Dinar, İslami bilim felsefesinin en büyük temsilcilerindendir. Alımın doğum yılı hakkında kesin bir bilgiye erişilememiştir. Babası, edinilen bilgilere göre Sicistan diğer rivayetlere göre ise Kabil esirlerindendi. Enes bin Malık, Ahnef ,Hasen-i Basri, Ibn-i Sirin,Ikrime gibi daha pek çok alim ve İslami fıkıh bilgininden hadis rivayet etmiştir. Kardeşi Osman Haris bin Vecih, Abdüsselam bin Harb,Cafer bin Süleyman, ed -Dahi gibi alim ve İslam adamları ise ondan hadis rivayet etmişlerdir. İslami ilimlere merak salan ve bu ilimleri büyük bir duyarlılıkla öğrenmeyi kendine ilke edinen âlim Hasan-ı Basri gibi âlimlerden türlü ilim öğrenerek onun sohbetlerinde bulunmaya özen göstermiştir.
Dinar sahibi olarak ta bilinen adı ile Malik bin Dinar yaydığı İslam felsefesi ve ışığı ile adeta çağdaşları ve kendinden sonra gelen âlim ve bilginler için ilim ışığı görevi olarak gösterilmektedir. Hattatlık yaparak geçimini sürdürürdü ve hayatının her bir köşesini emek, ilim ve kültür haznesi üzerinde şekillendirdi. Âlim her geçen gün tefsir ilimlerine merakla sarılıyor, gençliğindeki günah, kötü ve uzak durması gereken amellerden gün geçtikçe uzaklaşıyorduk. Din bakımından oldukça gelişmiş bir fikir haznesine sahipti. Hayatımı İslam’a fıkıh ilmine ve Kuran-i Kerim kelamına adayan alim, yaşamının odak merkezinde İslam felsefesine yer vermişti. Bahar yağmurlarının nasıl ki yeryüzünü şekillendiriyorsa, İslam’ın Kuran-i kerimin de insan kalbinin bereketi ve yağmurudur ruhu canlandırır derdi.
Malik Bin Dinar İslam İlimi Bakış Açısı ve Eserlerinin Genel Muhtevası
Hayatının her köşesinde İslam’ı yasamayı kendine ilke edinen Malik Bin Dinar, önce Allah ile olan sohbeti onunla huşu içinde ibadetler aracılığı ile sohbet etmeyi, insanlarla sohbet ve etkileşim için de bulunmayı ve geceleri teheccüt namazı kılmayı her zaman kendine ilham ve alışkanlık haline getirdi. Bu özelikler, onun İslam düşüncesinin temelini oluşturuyordu. Hayatının her evresinde inançlı, kamil ve derviş bir Müslüman olarak alim, dinden uzak olanın yanında durmamış, İslam dimağı olmayan kullardan uzak durmayı kendine ilke edinmiştir. Çok uyumak, çok yemek ve çok konuşmanın kişiyi öldüreceğini söylemiş hayatını İslam ideolojisi üzerine kurmaya devam etmiştir. Kötü huy ve bencilliğin bir Müslümanda bulunmaması gereken özelikler olduğunu her fırsatta dile getiren âlim, yaşamını İslam çerçevesi etrafında geliştirdi.
Hac farizasını layıkıyla yerine getiren alim doğruluk adalet, insan sevgisi ve güzel ahlak gibi Müslümanın merkezinde yer alan nitelikler ile hayatını geçirdi. Hastalara olan yardımsever rolü, şifa bekleyen hastalara karşı tutumu ve şefkati toplumun onu daha çok kabullenmesini sağladı. Bu kapsamda âlim yaşamını düşkünlere, kimsesizlere ve geçim sıkıntısı yasayan bütün Müslümanlara adamaya devam etti. Hayatının her devresinde, eserlerinde fıkıh ilmi ile uğraşan âlim, kelime-i şahadetin yanı sıra, kelime-i tevhit, ibadet bilinci, iman gücü ve İslami felsefe ile haşir neşir olmayı kendine ilke edindi. Malik Bin Dinar; 131 (m.748) yılında Basra ‘da vefat etti.