Muhammed Bin Dâvûd Ez-Zâhirî, kökende İsfahanlı olan bir aileden gelmektedir. Bu nedenle de o daha çok “İsfahânî” nisbesi ile birlikte anılmıştır. Ayrıca hakkındaki bilgilere göre Kûfe üzerinde dünyaya gelmiş bir zât olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca kaynaklar içerisinde doğum tarihi ile ilgili olarak hem 200 hem de 202 yıllarından bahsedilmektedir. Bu seneler ise sırasıyla 815-16 ile 817-18 yıllarına tekabül eder.
Muhammed Bin Dâvûd Ez-Zâhirî ile ilgili bilinen bilgilere göre onun tahsilini Bağdat ile Basra üzerinde gördüğünü söylemek mümkündür. Zâhîrî, 270 yılının Ramazan ayı içerisinde Bağdat üzerinde vefat etmiştir. Bu tarih ise tam olarak 884 yılının Mart ayına tekabül eder. Vefat etmesinin ardından Dâvûd ez-Zâhirî Şûnîziyye Mezarlığı içerisine defnedilmiştir. Ayrıca Dâvûd Ez-Zâhirî, yaşamış olduğu devir içerisinde hem ilmi hem de takvâ ve zühd sahibi olması ile dikkat çekmiş bir isimdir.
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin İlmî Hayatı
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin ilmî hayatı içerisinde farklı âlim ve fakih zzâtlardan dersler almıştır. Bu ders aldığı isimler arasında şu zâtlar yer alır: Ebû Sevr el-Kelbî, Amr bin Merzûk, Muhammed bin Kesîr el-Abdî, Süleyman bin Harb, Ka’nebî, Müsedded bin Müserhed… Bu isimler, o dönemin aynı zamanda önde gelen büyük isimlerindendi. Daha sonrasında ise fakih ve muhaddis olan İshak bin Râhûye’nin verdiği derslere katılıp devam edebilmek adına Nîşâbur’a doğru gitmiştir. Tahsilini de orada tamamlamış ve sonrasında telif ve öğretim faaliyetlerini gerçekleştireceği, bununla beraber görüşlerini yayacağı Bağdat üzerine dönmüştür.
Birtakım tabakat müellifleri ise Şafiî’yi, Dâvûd Ez-Zâhirî’nin hocaları arasında saymıştır. Ancak Şafiî’nin ölümünde onun daha dört yaşlarında olduğu düşünülürse bunun pek de mümkün olmadığı görülür. Dâvûd Ez-Zâhirî’nin fıkıh ilmi üzerine derin bir bilgiye sahip oluşu konusunda hocası olan Ebû Sevr el-Kelbî’nin de çok önemli katkıları ve rolü olmuştur.
İmam Şafiî’nin Hayatını ve Faziletlerini Yazan İlk Müellif
Muhammed b. Dâvûd Ez-Zâhirî’den İmam Şafiî’nin hayatını ve faziletlerini yazan ilk müellif olarak da bahsedebiliriz. Hocası olan Ebû Sevr el-Kelbî’nin etkisiyle, babasının mensup bulunduğu Hanefilik düşüncesini benimsememiştir ve Şafiî mezhebini tercih etmiştir. Daha sonrasında ise Şafiî’nin faziletlerini ve hayatını kitap olarak kaleme alan ilk müellif olmuştur. Kaynaklar içerisinde geöen bilgilere dayanarak onun bu alanda iki ayrı kitap yazdığını söyleyebiliriz. Dâvûd’a en fazla etki eden ikinci bir kişi ise hocası olan İbn Râhûye isimli âlimdir. Onun tesiriyle müstakil bir içtihada yönelmiştir. Ayrıca Şafiî’nin sünnete karşı istihsan ve re’y konusundaki hücumları sebebiyle Zâhiriyye adı verilen mezhebini ortaya koymuştur. Bu mezhep ise temelde sünnet ve kitabın zâhirine dayanmaktadır.
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin İlmî Çalışmaları
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin ilmî çalışmaları ile ilgili olarak öncelikle yaşamış olduğu devirde hem ilmi hem de takva ve zühdü ile dikkat çeken biri olduğunu dile getirmek gerekiyor. Bu anlamda tabakat kitapları, onun ders meclisleri içerisinde 400 kadar öğrencinin hazır bulunduğunu yazar. İslâm dünyasının çok uzak köşelerinden kalkıp gelen kişiler, dinî meselelerin hallolması için ona başvururdu.
Dâvûd Ez-Zâhirî, cedel ve mantıkta da mahir bir şahsiyet olarak tanınmıştı. Onun hocalarından biri olan İshak bin Râhûye ile rahatça tartışabilen tek talebe olduğu bilgisi de kaynaklar içerisinde belirtilmektedir. Ayrıca çok fazla sayıda hadisler biliyor olmasına karşın ondan az sayıda hadis rivayetinde bulunulmuştur. Ondan hadis rivayet etmiş olan isimler arasında ise oğlu olan Muhammed bin Dâvûd, Yusuf bin Ya’kub ed-Dâvûdî, Zekeriyyâ es-Sâcî, Abbas bin Ahmed el-Müzekkir yer alır.
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin İlmî Görüşleri ve Aykırı Kişiliği
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin ilmî görüşleri ve aykırı kişiliği ile ilgili öne sürülen görüşler ve durumlardan da bahsetmek gerekiyor. Dâvûd Ez-Zahirî, bu anlamda ictihadlarında gösterdiği aşırılıkları ile oldukça dikkat çekmiştir. Ayrıca onun görüşleri, genel olarak İslâm hukukçuları tarafından pek kabul görmemiş ve reddedilmiştir. Dâvûd ez-Zâhirî, yaratılışı gereği aşırılıklara çok meyilli bir kişiliğe sahip olduğundan Şafiî mezhebine bağlıyken bu mezhebin çok aşırı derecede bir taraftarı olmuştur. Hatta ehl-i hadîs düşüncelerini benimsediğinde de yine bu aşırı tavrını ortaya koymuştur ve neticede de kıyası, ictihad ve re’yi de tamamıyla reddetmiştir. Onunla ilgili olarak kıyâs-ı celîyi reddetmediği, yalnızca kıyâs- hafiyi reddetmiş olduğu öne sürülmüş olsa da bu konuda sarfettiği ifadeler, onun kıyası tamamıyla reddettiğini göstermektedir.
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin ilmî görüşleri ve aykırı kişiliği çerçevesinde bu noktada icmâı ise yalnızca sahâbe icmâı ile sınırlı tutmuştur, denilebilir. Bu yöntem onu hem garip sonuçlara hem de ilmî donukluğa götürmüştür. Üstelik bu anlamda kıyası reddetmekle beraber neticede kendisi de aslında kıyası yapmaya mecbur durumda kalmıştır ve buna ise “delil” ismini vermiştir. Kaynaklar içerisinde Dâvûd’un ifadeleri arasında Kur’ân’ın bir mahlûk olduğu ifadesi de belirtilmektedir. Ancak bununla beraber bazı eserler içerisinde Kur’ân’ın bir mahlûk olmadığı ve elde var olan Kur’ân’ın, onu okumanun bir mahlûk olduğu fikrini taşıdığı ifade edilmiştir. Bu anlamda bu konu üzerine ileri sürdüğü görüşleri, Ahmed bin Hanbel ise tepkiyle karşılaşmıştır. Bu nedenle de kendisini onun ziyaret etmesi konusunda izin vermemiştir.
Zâhiriyye Mezhebinin Yayılışı
Zâhiriyye mezhebinin yayılışı ile ilgili olarak daha çok da onun vefatından sonraki döneme bakmak gerekiyor. Onun sağlığında, Zâhiriyye Mezhebi sadece Bağdat ile çevresinde çok yayılmıştır. Ancak vefatının ardından mezhebini yayma konusundaki vazifeyi, oğlu olan Muhammed sürdürmüştür. Zâhiri mezhebi, bu anlamda Irak, Kuzey Afrika, Endülüs ve Mâverâünnehir gibi yerlerde belli ölçüde kendine taraftar bulmuştur. Ayrıca İbn Hazm gibi çok büyük bir hukukçu ismin şahsı ile eserlerinde, İslâm doktrininde günümüzde elde ettiği ilmî yeri almıştır. Sonraki asırlar içerisinde ise hukukî bazı ihtiyaçlara karşılık veremediğinden dolayı taraftarlarını kaybetmiştir ve neticede ortadan kalkmıştır.
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin Eserleri
Dâvûd Ez-Zâhirî’nin eserleri arasında pek çok eseri telif ettiğini söyleyebiliriz. Onun hemen hemen 150 sayıda eserinin ismi ise İbnü’n-Nedîm tarafından yazılarak zikredilmiştir. Bunlar içerisinden bir bölümü başka kitaplarının alt başlıkları, bir kısmı ise risâle biçiminde çalışmalardır. Ancak buna rağmen yine de onun bir hayli sayıda eseri olduğu, bu bilgiden anlaşılmaktadır. Bu konuda İbn Hazm ise bu eserlerin toplamının 18.000 varağa kadar ulaşabildiği ifade etmektedir. Ancak söz konusu eserlerinden hiçbir tanesi, bugüne kadar ulaşamamıştır.