Muhammed Tevfik Bosnevi Kimdir? Eserleri ve Hayatı

Muhammed Tevfik Bosnevi, hakkında doğum yeri ya da tarihi ile alakalı net bilgi bulunmaz. Fakat ölüm tarihi ile alakalı geçmişe yönelik tahminlerde bulunanlar söz konusudur. Altmış üç yaşında hayata veda ettiği söylenen Bosnevi’nin, 1805 yılında dünyaya geldiği belirtilir. Ayrıca herhangi bir kaynak belirtilmeden, bazı kitaplarda 1785 yılında doğduğu da yer alır. Fatih bölgesinde, Zeyrek hamamını işletmesinden dolayı Hammami lakabını almıştır. Ayrıca Unkapanı bölgesinde yer alan konağında yaşadığı içinde, Unkapanı ile Kuşadalı İbrahim efendi mensupları tarafından; Büyük Aziz lakabı ile de anılmaktadır.

Bosnevi’nin ailesi ve öğrenimin ilk dönemleriyle akalı kaynaklarda pek bilgi mevcut değildir. Fakat tahmin edilene göre, gençlik döneminde; Hüsrev Paşa adındaki birinin hizmetine girdiği ve onun kahyası olduğu ifade edilir. Muhammed Tevfik Bosnevi, tasavvuf ile ilgilenmeye ise bu dönemlerde başladığı teyit edilmiştir. On tarikata da sırasıyla geçen Bosnevi’nin, öncelikle Nakşibendiyye tarikatına ve daha sonra da, birkaç tarikata da girdiği ve sonrasında, hilafet aldığı belirtilir. Hilafet aldıktan hemen sonra ise, Sadiyye tarikatından Samatya’da yer alan Etyemez Dergahı şeyhi olan Vehbi efendinin hizmetine geçtiği söylenir. Ardından Seyrüsülukünü tamamlayarak, ilgili tarikattan da hilafet almıştır.

Daha sonra ise, istiğrak halinde, her gün 40 bin civarında; ya kahhar, şeklinde zikir çekmeye başladığı belirtilir. Bu sıralarda ise, eşyadan kendisine, enelhak, sesleri geldiğini duyar ve çare olması için, şeyhine başvurmuştur. Fakat şeyhi ise, tarikatlarında böyle bir durumun olmadığını ifade etmiştir. Hatta bununla da ilgilenmemesini istemiştir. Bosnevi’yi yakından takip eden, Hüsrev Paşa’sı ise ona dönemin önemli bir mürşidi olan; Halveti Şabani Şeyhi, Kuşadalı İbrahim efendiye gitmesini söyler.

Muhammed Tevfik Bosnevi, şeyhin önüne, gösterişli bir kıyafet ile çıkmış fakat beklediği ilgiyi görememiştir. Ardından ikinci defa, derviş kıyafetiyle huzuruna çıkmıştır. Bunun üzerine, Kuşadalı ona dervişe benzediğini söylemiş ve o da derdini ifade etmiştir. Ayrıca halife olduğunu da belirtmiştir, daha sonra ise Kuş adalı şeyhi onu müridi olarak kabul buyurmuştur.

Hüseyin Vassaf’ın belirttiğine göre ise; Etyemez Dergahı şeyhi olan Mustafa Efendi’nin,  Kuşadalı’nın müridi olan Bosnevi’ye kızdığını ve onun helak olması adına müridlerini topladığını, ya kahhar zikri çektirdiğini ifade etmiştir. Bunun üzerine, Bosnevi aralarını bulması adına dönemin şeyhlerini ziyaret etmiştir. Fakat şeylerin ricasını Mustafa efendi kabul etmemiştir, bundan dolayı da Razi efendinin; Bosnevi için, Allah feyzini artırsın şeklinde dua etmiştir. Ardından ise Bosnevi, Kuş adalı İbrahim efendinin emri doğrultusunda, ölünceye kadar eski şeyhi olan Mustafa efendi’ye hizmet emiştir. Fakat daha sonra yeniden Kuş adalı hizmetine de geçtiği dönemlerin olduğu kaynaklarda yer alır. Kuş adalı, ikinci haç seferi esnasında; 1846 yılında hayatını kaybetmiştir ve bu esnada yanında Tevfik Bosnevi’nin de olduğu belirtilir. Ayrıca hilafet sırının kendisinde, zuhur etmesi üzerine, Kuş adalı’nın da varisi sıfatına erdiği ve irşad makamına geçtiği ifade edilir. Bu esnada, kırklı yaşlarda olan Tevfik efendi, irşad görevini yaklaşık yirmi yıl kadar sürdürmüştür. 1866 yılında ise Muhammed Tevfik Bosnevi hayatını kaybetmiştir. Kabri ise, Üsküdar bölgesinde Nalçacı Halil Dergahı’nda yer alır.

Muhammed Tevfik Bosnevi

Muhammed Tevfik Bosnevi, hakkında devamlı önüne bakarak yürüyen ve çok az konuşan biri olarak bahsedilir. Ayrıca tartışmaya girmekten sakındığı da ifade edilir. Hayatını kaybettikten sonra ise, mensuplarından olanlar onun için, beş kıtalık bir şiir yazmışlardır. Şiirin son iki mısrasın da ise;

  • Rihletine “fergab” tam tarih çıktı, Talibi şu emrin esrarına bak,
  • İki mısra ile; inşirah suresinin, rabbine yönel, anlamına gelen son ayetinin son kelimesine dair olduğu belirtilir.

Aynı zamanda, irşad dönemine başladığında; Muhammed Tevfik Bosnevi tarafından yazılan 1847 tarihinden 1865 yılına kadar, çeşitli müridlerine yazdığı on üç mektup, ayrıca tarihi olmayan beş tane daha mektubu: Yaşara Nuri Öztürk tarafından, sadeleştirilmiş olarak 1981 yılında yayımlanmıştır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir