Naşiri Zebid şehrinde doğmuştur. Ailesi bölgenin ileri gelen ailelerinden birisi olmakla birlikte pek çok Şafi mezhebi âlimi yetiştirmiştir. Miladi 1401 senesinde doğan Naşiri ilk eğitimini bölgenin büyük âlimlerinden birisi olan amcasından aldı. Amcası Ahmed bin Ebi Bekr Naşirinin kısa süre sonra vefat etmesi üzerine diğer amcası Şemseddin Ali bin Ebi Bekr Naşiri’den eğitim almaya başlamıştır. Lakabı Afifüddin olan Naşiri zekâsı ve kabiliyeti sayesinde kısa sürede yükselmiş ve bölgenin önemli âlimlerinden ilim öğrenmiştir.
Naşiri (Osman bin Ömer) Eğitimi
Naşiri (Osman bin Ömer) eğitimi babasının o küçük yaştayken vefat etmesi üzerine amcalarından almıştır. Küçük yaşta Kuran-ı Kerim’i baştan sonra ezberleyerek hafızlık makamına erişmiştir. 20 yaşına gelmeden hafız olan Naşiri kıraat ilmini tamamlamıştır. Kıraat ilmini ise devrin önemli kıraat âlimlerinden birisi olan Şihabüddin Ahmed bin Muhammed Eşari’nin yanında almıştır. Burada Kıraat’ı Seb’a’yı okuyarak önemli bir ilim elde etmiştir. Devrin önemli ilim adamlarından birisi olan Şeyh İsmail bin İbrahim Büme ve İmam-ı Makdisi’den Arap diline ve edebiyatına dair eğitim almış ve bu alanda uzmanlaşmıştır. Dönemin hadis âlimi olan Nefisüddin Alevi’nin talebesi olmuş ve ondan icazet almıştır. Ayrıca Kıraat, Nahiv yani Arap diline dair uzmanlık, hadis, fıkıh, usül, tefsir gibi alanlardan öğrendiği ilimler neticesinde icazet almıştır. Eğitim aldığı hocalardan bazıları şunlardır; Veciheddin Berşeki, Şihabddin İbn Hacer Askalani, Fakih Cemaleddin bin Hayyat Mukri ve Şerif Takıyüddin Maliki’dir. Naşiri (Osman bin Ömer) eğitimi sonrasında hacca gitmiş ve bu toprakların feyz ve bereketinden faydalanmıştır. Hac esnasında Mekke’de ilim tahsil ederek bir müddet bu bölgede kalmıştır. Hac’dan döndükten sonra Zebid’de bulunan medresede müderrislik yapmıştır. Daha sonra Taiz şehrine giden Naşiri burada bölgenin hükümdarı olan Zahir tarafından Zahiriyye ve Mürşidiyye medreselerinde müderrislik görevine getirilmiştir. Bu bölgede pek çok ilim adamı yetiştirmiştir. Miladi 1445 senesinde bulunduğu bölgede karışıklıklar çıkması nedeni ile bölgeden ayrılarak İbbe şehrine gitmiştir. Burada bulunan devrin önemli ilim adamlarından Şehy Şihabüddin Ahmed bin Leys tarafından saygı ile karşılanmış ve Esediye Medresesine müderris olarak atanmıştır.
Naşiri’nin Vefatı
Naşiri Leys şehrinde müderrislik ve imamlık görevini sürdürdüğü esnada bölgenin hükümdarı tarafından maaş bağlanarak büyük ihsanlar sağlanmıştır. Buradaki gördüğü saygıda oldukça hoşnut olan Naşiri bölgede önemli hizmetlerde bulunmaya çalışmıştır. Ancak bulunduğu İbbe şehrinde çok geçmeden veba hastalığına yakalanmış ve vefat etmiştir. Naşirinin vefatı bölge halkı tarafından üzüntü ile karşılanmıştır. Genç yaşta ve en verimli çağında vefat etmesinden sonra burada defnedilmiştir. Naşiri bıraktığı pek çok eserin yanı sıra edebi yönü oldukça gelişmiş bir alimdi. Arkasından pek çok eserin yanı sıra şiirler de bırakmıştır. Ayrıca mensup olduğu köklü aileyi anlattığı bir eseri de mevcuttur. Bunun dışında Şerh-ül Havi ve Şerh-ül İrşad isimli eserleri önemli eserleri arasındadır.