Niğdevi miladi 1387 yılında Niğde’de doğan Anadolu’nun önemli âlimlerindendir. Asıl ismi Yakub bin İdris bin Abdullah olsa da Kara Yakub ismi ile anılmıştır. Döneminin önemli âlimlerinden ders alarak bölgede ileri gelen fıkıh âlimlerinden birisi olmuştur. Tefsir ilminde de önde gelen âlimler arasında anılan Niğdevi parlak zekâsı ile kısa zamanda ilerlemiş ve ilerleyen süreçte pek çok talebenin yetişmesine katkı sağlamıştır. Anadolu’nun yetiştirdiği önemli âlimler arasında yer almasının yanı sıra Hanefi mezhebine mensup olması ile dikkat çeker. Bu mezhebin gereklerini anlattığı eserleri günümüzde dahi başvurulan kaynaklar arasında yer alır. Sonrasında yalayan pek çok alim Niğdevi’nin ilmini ve yaptıklarını övmüştür.
Niğdevi’nin Eğitimi
Niğdevi’nin eğitimi ilk olarak doğduğu şehir olan Niğde’de başlamıştır. Daha sonra ise devrinin önemli âlimleri arasında yer alan Şemsüddin Fenari hazretlerinden dini ilimler ile pozitif bilimler hususunda eğitim almıştır. Bu eğitimini tamamladıktan sonra Şemsüddin Hirevi hazretlerine talebe olmuş ve hadis alaında söz sahibi âlimlerden olmuştur. Özellikle Buhari’den rivayet edilen hadislerin hemen hemen hepsini ezberlemiştir. Döneminde fıkıh alanında söz sahibi âlimlerden birisi olmuştur. Bu ilimlerin dışında tefsir, beyani nahiv ve usül gibi alanlarda eğitimler almış ve hocalarından icazete layık görülmüştür. Niğdevi Anadolu’da alması gereken ilmi tamamladıktan sonra hac yolculuğuna çıkmıştır. Genç yaşta kutsal toprakları ziyaret etmiş ve dönüşte Haleb şehrini ziyaret etmiştir. Burada Nasıriyye medresesinin müderrisi olan önemli âlim İbn-i Hatib ile irtibat kurmuştur. İbn Hatib Niğdevi ile tanıştıktan sonra ondan övgü ile bahsetmiş ve Anadolu’nun yetiştirdiği önemli alimlerden birisi olarak tanıtmıştır. Niğdevi’nin eğitimi sonrasında hac yolculuğu esnasında çeşitli âlimleri ziyaret etmesi onun hayatında büyük tesirler bırakmıştır. Bu tesirlere kitaplarında yer vermiştir. Hac yolculuğu esnasında Emir Tatar ile görüşmüştür ve Emir Tatar tarafından büyük bir hürmet ve saygı ile karşılanmıştır. Daha sonra Anadolu’ya dönen Niğdevi Karaman şehrinde ikamet etmiş ve bu bölgede pek çok talebe yetiştirmiştir. Ayrıca fıkıh alanında çeşitli hususlara dair fetvalar yayınlamıştır. Döneminde fıkıh alanında başvurulan kişiler arasında yer alır. Şerhu Mesabih-üs Sünne ve İşrak-ut Tevarih önemli eserleri arasında yer alır.