Nimetullah-ı Veli hazretleri tasavvuf dünyasının önemli âlimlerinden birisidir. Miladi 1330 senesinde Halep’te dünyaya gelmiştir. Soyu Ca’fer es Sadık hazretlerine kadar uzanır. Seyyid olması nedeni ile Şah Nimetullag-ı Kirmani ismi ile yakın çevresi tarafından anılmıştır. Küçük yaştan itibaren ailesi tarafından ilim alması için teşvik edilmiştir. Bu teşvikler neticesinde ilk olarak Şiraz şehrine gönderilmiştir. Burada bölgenin ileri gelen âlimlerinden olan Seyyid Celaleddin Rükneddin Şirazi ve el-İci’den eğitim almıştır. Bu şehirde uzun bir süre kaldıktan sonra hac vazifesini yerine getirmek için yola çıkmıştır. Hac ziyaretini yaptığı esnada Yafiye tarikatının şeyfi olan Abdullah bin Esad el Yafi ile tanışmış ve onun dergâhında bulunmuştur. Burada yaklaşık 7 sene kalmıştır. Tasavvuf yolculuğu bu şekilde başlayan Nimetullah-ı Veli hazretleri İbn’ül Arabi hakkında fikirleri bu dergâhta daha yakından tanımıştır. İbn’ül Arabi ekolünü benimseyerek bu alanda kendini geliştirmiştir.
Halvete Çekildiği Dönem ve Sonrası
Tasavvuf büyüklerinin sıklıkla yapmış olduğu yalnız kalarak kendi iç dünyasında nefsini terbiye etme metodlarından olan halvet metodunu uygulayan Nimetullah-ı Veli Hazretleri Kahire dolaylarında bulunan Mukattam dağında halvete girmiştir. Burada bazı Bektaşi âlimleri Nimetullah-ı Veli hazretlerinden gördükleri kerametler nedeni ile ona bağlanmışlardır. Dönemin önemli mutasavvufu olan Seyyid Hüseyin Ahlati’den ledün ilmini öğrenmiştir. Halvet sonrasında Maveraünnehir bölgesine seyahat etmiştir. Burada Erdebil şeyhi Sadreddin-i Erdebili’den muhabbet ve aşk konularında ders almıştır. Burada Peygamber Efendimizin yaşadığı dönemdeki Müslümanlara muhabbet duymayı öğrenmiştir. Daha sonra ise Orta Asya’ya giderek Semerkand bölgesine yerleşen Nimetullah-ı Veli hazretleri bölgede yaşayan Türk boylarının sevgisini kazandı. Halvete çekildiği dönem ve sonrası oldukça hareketli geçen Nimetullah-ı Veli hazretlerinin Türklerin toplu halde Müslüman olmasında önemli etkisi vardır.
Nimetullah-ı Veli ve Timur İlişkisi
Nimetullah-ı Veli Hazretlerinin Semerkant’ta bulunduğu dönemde Türkler tarafından saygı ve sevgi ile karşılanması bazı tasavvuf büyüklerinin tepkisine neden olmuştur. Rivayete göre bu durumdan bölgenin ileri gelenleri çok fazla hoşlanmamıştır. İlk başlarda Nimetullah-ı Veli hazretlerine saygı ve sevgi gösteren hükümdar Timur sonraları çevresindekilerin kışkırtması ile Nimetullah-ı Veli hazretlerinin bölgeyi terk etmesini istemiştir. Zira Nimetullah-ı Veli hazretleri çevresinde pek çok Türkmeni toplamıştır. Bunun üzerine Nimetullah-ı Veli bölgeyi terk ederek Tus şehrine gitmiştir. Daha sonra ise Herat’a geçmiştir. Burada evlenmiş ve evlendikten sonra İran’a geçmiştir. Kirman’a yerleşen Nimetullah-ı Veli hazretlerine Timur’u oğlu olan hükümdar Mirza İskender oldukça saygılı davranmıştır. Nimetullah-ı Veli ve Timur ilişkisi sonraki dönemlerde bozulsa da Timur’un oğlu Mirza İskender ile Nimetullah-ı Veli hazretlerinin ilişkisi her zaman iyi olmuştur. Mirza İskender’in daveti ile Şiraz’a giden Nimetullah-ı Veli burada bir müddet irşad faaliyetinde bulunmuştur.
Nimetullah-ı Veli Hazretlerinin Vefatı
Nimetullah-ı Veli hazretleri Şiraz’dan dönüp Kirman’a gelirken burada bulunan Manah bölgesine yerleşmiş ve vefatına kadar irşad faaliyetlerini sürdürmüştür. Miladi 1431 senesinde Manah’ta hayata gözlerini yummuştur. Bulunduğu bölgeye defnedildikten sonra büyük bir türbe yapılmış ve sonraları bu türbe külliyeye çevrilmiştir. Günümüzde İran’ın önemli ziyaret mekânlarından biri olan külliye her yıl pek çok kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Talebeleri Anadolu’nun ve Mezopotamya’nın çeşitli bölgelerine yayılarak tasavvuf geleneğini yaygın hale getirmiştir. Nimetullah-ı Veli hazretlerinin vefatı sonrasında Hindistan dolaylarına bu zatın talebelerinin gittiğine dair rivayetler bulunur. Günümüzde ise Nimetullah Veli hazretlerinin öğretilerine dair Bektaşi geleneğinde izlere rastlanmaktadır.