İslam, Tanrı’nın insanları mutluluk içinde yaşamaya gönderdiği bir dindir. İslam barış dinidir. Din, insanlar arasındaki ilişkiyi düzenlemeyi ve dengelemeyi amaçlar ve en önemli özelliği evrensel anlamda barışı gerektirmesidir. Kuran, İslam dininin bel kemiğidir ve Yüce Allah, bu kitap aracılığıyla insanlara emirlerini bildirmiştir.
Cenab-ı Hak, bütün halkı barışa çağırmak için barışın tesisi ile ilgili pek çok ayet kullanır ve “Birbirinizin hak ve özgürlüklerine saygı gösterin, barışa ters giden yola girmeyin” dedi. Ancak İslam’ın tüm insanlara barış demesi üzücü. Diğer dinler ve inanç sistemleri de barış çağrısında bulunurken, insanlığın doğuşundan bu yana insanlar savaştan vazgeçmemiş ve birbirlerini hep öldürmüşlerdir.
Hesaplamalara göre, insanlar barış içinde birlikte yaşadıkları tüm anlar için bir araya geldiklerinde, insanlar 250 yıldır barış içinde yaşadıklarını anlıyorlar. İnsanlığın yazılı tarihinin 7 milyon yıllık olduğu düşünüldüğünde, insanların savaşa ne kadar hevesli olduğu görülüyor.
Kur’an’ı Kerim’de İslam
Tüm sistemler, tüm dinler ve tüm inanç sistemleri barışı gerektirse de insanlar birbirlerini öldürmekten vazgeçmemişlerdir. Aslında din olmasaydı insanlar mümkün olan en kötü şekilde barış içinde yaşarlardı. Bu nedenle, dinin insanlığa ne faydası olduğu sorusuna rağmen, durum böyle değil. Burada kimse yok, din yok. Söylenemeyen şey, İslam’ın diğer dinler ve inanç sistemleri olmaksızın barışçıl bir İslam dini olmasıdır. Diğer bir deyişle İslam dini, insanı bir şey yapmaya zorlayamaz. O isterse kuzu gibi huzur içinde yaşayacak. Ancak insanların kendi iradeleriyle barışı tesis etmelerini ve insanların kendi özgür iradelerine sahip olmalarına izin vermelerini umuyor.
Dolayısıyla buradaki İslam eksikliği değil, insanın kendi düşüncelerini kullanamaması, düşüncelerini kullanamaması, uyarılara aldırmaması ve isyan etmesidir. Tüm insanlığın ortak değeri, temel haklar ve özgürlüklerdir. Barışın tesisi için sosyal adalet ve temel hak ve özgürlüklerin sağlanması gerekir. Dinimizde, İslam’da bu konularla ilgili pek çok kutsal yazı vardır ve insanlar defalarca uyarılmıştır. Efendimiz hayatı boyunca bu konuyu ciddiye alır ve bizlere örnek olur.
Barış Dini: İslamiyet
Bir toplumda sosyal adalet sağlanmadıkça, kaçınılmaz uzun vadeli barıştan bahsetmek imkansızdır. İnsan yaşamı için geçerli asgari standartlara ulaşılmadıkça sosyal barış tesis edilemez. Kaos ve anarşi kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır.
Malların tüm toplumdaki ortalama dağılımında adaletsizlik ve dengesizlik varsa, o zaman barış kalıcı olamaz. Peygamberimizin bu konuda birçok hadis uyarısı vardır. Fakat vefatından kısa bir süre sonra insanlar sorun yaşamaya başladı. Üstelik bu savaşan insanların çoğu, efendimizin sağlığını görmüş, yaptıklarına şahit olmuş ve onun bir barış peygamberi olduğuna şahit olmuştur. Buna rağmen yine de birbirleriyle savaştılar ve onu takip ettiler. Bu gerçekten de insanların düşüncelerini kullanamama ve derslere katılamama durumunun en bariz örneğidir.
Hoşgörülü Olun
Bu din gerçekten barış isteyen bir din olduğu ve kimsenin inançlarına karışmaması gerektiği vurgular. Bu nedenle İslam barış dinidir.
Ancak İslam toplumlarının, bırakın diğer din mensupları ile barışı tesis etmek bir yana, kendi içlerinde yeterince barışı sağlayamadıkları ve çoğu zaman birbirleriyle çatıştıkları da bir gerçektir. Bugün yaşananlar bundan farklı değil, İslam bölgesi sürekli savaşlar ve çatışmalar içinde. Bunun nedeni, Allah’ın asil dinini tam olarak anlayamama, onu olması gerektiği gibi uygulamaya koyamama ve kişisel hırs ve tutkuların dini geçersiz kıldığı gerçeğidir.
İnsan olarak bilinen insan, en iyi şekilde yaratılmıştır ve insanlara her zaman barışı korumalarını ve düşüncelerini kullanmalarını tavsiye etmektedir. Barış adını taşıyan İslam halkı ve toplumu adil olmalı ve hayatlarında barışı bir öncelik haline getirmelidir.