Günümüzde insanlar inançlarla, sosyal çöküşle, ekonomik çöküşle, yargı tacizleriyle, çıkarlarıyla ve arzularla dolu bir dünyada yaşıyor. Gayrimüslim halklarda durum böyle olsa da Müslüman halklar hala bu aldatmacalardan kurtulamamaktadır. Aslında, insanlar bu tür bir yaşamdan asla kaçamadılar. İslam dışı toplumların dini ve hukuk düzeni, bu tür bir yaşamı güzelleştirecek bir merhem değil, maalesef dinimizin en yüksek olduğu ülkede İslam, onlardan uzak bir hayat kuruldu. Elbette bu, İslam’ın eksikliğinden veya yetersizliğinden değil, insan doğasındaki kötü ve kötü duyguların bastırılamaması ve tüm bu kötü davranışlara kapıyı açamama nedeniyledir. Hayat Allah’ın gerçek iradesinde yaşarken ve Allah’ın istediği seviyeye ulaştığında sosyal hayatta yukarıdaki kötü şeylerin hiçbiri gerçekleşmeyecektir.
Tarafsızlığın, zorbaların, uzmanların, beceriksizlerin ve daha fazla insanın ayırt edemediği bir dünyada yaşıyoruz ve bu tür bir yaşam neredeyse sıradan hale geldi.
Bu tutkulu dünyada, yüzyıllardır yaşamış olan insanlar, hedeflerine ulaşmak için gerçek bir hızla başkalarının yüklerine boyun eğmek zorundadırlar. Bu krizden kurtulmak için, Kuran’ı gerçekten içselleştirmeleri gerekir. Allah’ın emirlerine direnmek yerine, bize verdikleri her şeye şükretmek yerine, en azından sıradan müminler gibi yaşamalıyız. Batı toplumları dışında Müslüman ülkelerde bile bu tür bir vasatlık kabul edilemez. Her gün yazılı ve görsel medyada kötülük haberleri alıyoruz, barış ve kötülük olmadan bir gün yaşayamıyoruz. Elbette hesap günü geldiğinde bu kötü şeylere sebep olanları ve toplumu raydan çıkaran insanları göreceksiniz.
Kuran’da Düzen
Kuran’da birçok kutsal kitapta sevgi, adalet, güven, güvenlik, hakikat ve faziletten bahsedilir ve bu kitaplarda her devletin bu kitabı vardır ve Müslüman olduğunu iddia eder, ancak bu faktörlere dayalı emirler tesis edilmiş ve var olmuştur.
Bu dinin son efendisi Hz. Efendimiz Muhammed’in ölümünden kısa bir süre sonra, hizipleşme olmuş, kavga ve sürtüşmeye başladılar, ardından savaşlar başladı. Şimdiye kadar İslam dünyası bu savaşlardan ve savaşlardan kaçamadı. 2017 yılı itibariyle İslam’ın yaygın olduğu ülkelerde nüfusun en azından çoğunluğunun Müslüman olduğu açıktır. Ne yazık ki, bu devletlerin en iyisi olduğunu iddia ettiğimiz ülkede bile kötülük ve suçluluk ortadan kalkmadı. Menfaat, fuhuş, hırsızlık, cinayet, tecavüz ve diğer birçok eylemin olmadığı gün yoktur.
İslam’da Nizam Ne Demektir?
Açıktır ki, bugün hiçbir İslam ülkesi, yüce yaratıcının umduğu gibi olmayan bir yaşam tarzına sahip değildir ve bir sistem kurmamıştır. Sadece Kuran’da olabildiğince ibadet edebiliriz ama bu bireysellikle sınırlıdır. Ancak İslam dini elbette toplumun dönüşümü üzerine kuruludur ve bireyi İslam olmaya çağırırken Allah’ın saflarına girmiştir. Maalesef bugüne kadar bu hedefe bir süre kadar ulaşılamadı.
Bu dünyadaki hayatın bir günde biteceğini bilen bir mümin, materyalistin hayatını nasıl seçmelidir? Geleceğe inanan bir Müslüman ve o günü bilen bir Müslüman bile elbette bu tür yoldan çıkmış bir hayatı nasıl tercih eder?
Kendini ilan eden bir Müslüman, bir an önce Kuran’a iman etmeye çalışmalı ve İslam’la yakından ilişkili bir hayatı tercih etmelidir. Ülkeler, İslami düzenin hayatının önünü açmalı ve bu düzeni hedefi haline getirmelidir.
Müslümanın Düzeni Nasıl Olmalı?
Kuran’da Müslüman olmanın yolu, Allah’ın yazılarını okuyup hayatınıza ve tabii ki Peygamberimiz’e yansıtmaktır. Kendisine Muhammed’in hayatı ve sağlam Hadisler boyunca rehberlik etmiştir. Toplum bireylerden oluştuğu için öncelikle bireyler İslami yaşamı hayatlarına dahil etmelidir ve ülkenin İslami bir düzen içinde yaşaması zamanında tüm topluma yayılarak mümkündür.
Allah, Peygamber Efendimiz ile dinî faaliyetlerini tamamlamış ve insanlara Kuran ile insanların hayatını nasıl açıkça yönlendireceğini anlatmıştır. Gerisi insanların bileceği şeydir.