Gerçek ismi Ebû Osman Sa’îd bin İsmail Hayri’dir. Ebû Osman künyesi taşır. Tasavvuf alanında mertebeye ulaşmış bir alimdir. Aslında Rey şehrindendir. Nişâbûr şehrinde yaşamını sürdürmüştür. Şah Şüca’ Kirmânî’nin öğrencisidir. Nişâbûr’a gidttikten sonra Ebû Hafs’ın öğrencisi oldu. Ebû Hafs’ın damadıdır. Ahlaklı, ilim sahibi bir zattır. Fıkıh ve tasavvuf konularında ilerlemiştir. Alimler tarafından üç büyük ilim adamı arasında sayılmıştır. Diğerleri Cüneyd-i Bağdadî ve Ebû Abdullah Cellâ’dır. Horasan’da tasavvuf ilmini yaydı. Hocası Ebû Hafs’tan sonra otuz yıl yaşamıştır. 298 (m. 910) yılında ölmüştür. Sözleri insanlara tesir yapmaktadır. Bu yüzden yerli halk ona danışmak için çoğu zaman huzuruna gelirdi. Bir gün Ebû-Osman Hayri, öğrencileri ile yolda yürürken geçtikleri evin damından kül döküldü. Bu küller alime denk geldi. Öğrenciler külü döken kişiye yaptığı ayıbı söylemek istedi. Ancak alim ateşe layık olmasına karşın külle karşılaşmasını şükredilmesi gereken bir şey olarak gördü.
Alim Ebû Osman Hayri
Ebû Amr alimin meclisinde tövbe ettirmiş. Ardından günahlara tekrar kapılınca sohbetlerini bırakmış. Alim kendisini yolda gördüğünde günahlı olduğunda düşmanlarının buna sevineceğini söylemiş. Ardından onların yanına gelmesini ona katlanacaklarını söylemiş. Bu olayın ardından tövbe ederek tövbesine sadık kalmış. Bir gün inançsız biri kendisini yemeğe davet etti. Davete icabet ettiğinde ise alime obur olduğunu ve yemek olmadığını söyledi. Bu durum karşısında alim Ebû Osman Hayri döndü. Dönerken adam bir kez daha çağırdı. Alimin yemek bulmak için arayışta olduğunu ve yine yemek olmadığını söyledi. Adam üçüncü kez çağırdı ve yemek olmadığını yemek isterse köpeği yiyebileceğini söyledi. Bu durum birkaç kez daha tekrarlansa da alim tepki vermedi ve sabırla gidip geldi. Adam bu halinden etkilenerek imana geldi.
Ebû Osman Hayri Eğitimi
Ebû Osman, Hocası Ebû Hafs’a öğrenci olarak gittiğinde kabul edilmemiş. Genç olmasından dolayı geri çevrilmiş. Sonrasında sürekli gitmiş ve kapısında bir çukur kazıp o çık diyene kadar o çukurda beklemeyi planlamış. Ancak bu gerçekleşmeden Ebû Osman Hayri eğitimi için kabul edilmiş. Bir gün yolda bir sarhoşla karşılaştığı zaman sarhoş adam elindeki sazı saklamaya çalışmış. Alim ona yaklaşarak çekinmemesini ve tüm öğrencilerin aynı olduğunu söylemiş. Genç adam onun bu şefkatli yaklaşımından etkilenerek tövbe etmiş. Ölüm döşeğinde iken baygınlık geçirmiş. Bu durum karşısında oğlu üzüntüsünden üstünü başını yırtmış. Alim gözlerini açmış ve bu halinin hoş olmadığını belirtmiş.