Meşhur İslam âlimlerinden Gazzî, hicri 14 Zilkade 904, miladi 23 Haziran 1499 tarihinde Şam’da dünyaya gelmiştir. Henüz 2 yaşında olduğu dönemde Şeyh Ebü’l-Feth Muhammed el-Avfî’den zikir dersleri alıp onun yoluna tabi olmuştur. Kendisi gibi babası da büyük İslam alimlerden olan Gazzî kadılık vazifesi yürüten babasından din dersleri almış, Kuran’ı Kerim’i henüz ufakken babasından öğrenmiştir. Sonraki süreçte sırasıyla Muhammed el-Yemânî’den tecvid ve kıraat, Şemseddin Muhammed el-Bağdâdî, İbnü’s-Sübkî, Bedreddin Ali es-Senhûrî, Muhammed en-Neşâî, Nûreddin Ali el-Üşmûnî, İbnü’l-Cezerî, Muhammed ed-Dehşûrî’den kırâat-i aşere eğitimi gördü. Kendisinin ilmi anlamda yetişmesinde en büyük pay sahibi babasıdır. Fıkıh, Arap dili, mantık derslerinin tamamını babasından öğrenmiştir.
Gazzî’nin Hayatı
Bazı tarih kaynaklarında Bedreddin el-Gazzî olarak da geçen mübaret zat, 16 Mayıs 1530 tarihinde İstanbul’a gelmiştir. Gazzî’nin hayatı İstanbul’a gelmesi ile birlikte farklı bir boyut almıştır. Burada Ebü’l-Feth Abdürrahim el-Abbâsî’ye konuk oldu. Bu kıymetli zat ile sohbetlerde bulunmuştur. Bu süreçte ez-Zübde fî Şerḥi’l-bürde adlı eserini kaleme almıştır. İstanbul’da devlet büyükleri ile görüşüp İslam lehinde bazı taleplerde bulunan Gazzî bu görüşmeleri tamamladıktan sonra tekrar Şam’a dönmüştür. Şam’a döndüğünde 40’lı yaşlarda olan Gazzî burada uzlete çekilmiş, sadece kadı ve vali gibi devletin ileri gelenleri ile görüşmeye başlamıştır. 16 Ocak 1577’de öldü.
Gazzî’nin Kişiliği
Gazzî’nin kişiliği insanlığa örnek olan özellikler ile kuruludur. Son yaşamı boyunca son derece cömert, iyi huylu, öğrendiği ilmi günlük hayatına aktarabilen, hayatını ilim irfan öğrenme ve öğretmeye adamış mükemmel bir şahsiyettir. Yaşamı boyunca halkın ve öğrencilerin tüm sorunları ile yakından ilgilenmiş, devlet büyüklerini halkın yaşamı ve adalet mekanizmasının dosdoğru yürütülmesi kapsamında yönlendirmiş, haksızlıklar karşısında sert tepkiler göstermiştir. Halka adaletsiz davranan devlet görevlilerinin karşısına çıkıp onları eleştirmekten çekinmemiştir. Yaşadığı dönemde çok yakın dostları haricinde kimseden hediye kabul etmemiş, verdiği fetvalar karşılığında ücret almaktan haya etmiştir. Özellikle ilim öğrenme gayretinde olan öğrencilere maddi ve manevi yardımlarda bulunur, onların her türlü ihtiyacını karşılamaya çalışırdı. Özellikle sûfileri sever, onların şeriata aykırı halleri karşısında doğru yola iletmek için gayret sarf ederdi. Kişilik özellikleri anlamında herkesin takdirini kazanan Gazzî şairlik özellikleri ile de toplumda tanınmıştır.
Gazzî’nin Eserleri
Gazzî’nin eserleri fıkıh, edebiyat ve şiir alanlarındadır. Şiirlerini Reyḥânetü’l-elibbâ ve el-Kevâkibü’s-sâʾire kitaplarında toplamıştır. Oldukça kıymetli yazılardır. Yazdığı eserlerin bazılarında da şiirlerine rastlamak mümkündür. Farklı alanlarda yazmıştır. Tefsîrü’l-Ġazzî ismi ile yazdığı bir kitap vardır. Bu Kuran’ı Kerim’in tefsirinden ibarettir. Bu tefsir kitabının 100 bin beyit olarak yazıldığı rivayet edilmektedir. Manzum tarzında yazdığı tefsir şekli bazı alimler tarafından eleştirilse de dönemin en açıklayıcı tefsir çalışması bu kitaptır. Yapılan eleştiriler üzerine bu tefsir kitabı dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından inceletilmiş ve Gazzî ödüllendirilmiştir.