Doğum tarihi kesin olarak tahmin edilemeyen Hace Hasan Attar, evliyanın en büyüklerinden olarak bilinmektedir. Adı Hasan bun Alaaddin Muhamned bin Muhammed Buhari olarak anılmakta olup alim,silsile-i aliyye büyüklerinden Alaeddin -i Attar hazretlerinin oğlu olarak ün kazanmıştır. Buhara’da yüksek İslami fıkıh ilimlerinde eğitim görmüş, âlim her adımda ilim çalışmalarına son hız devam etmektedir. Anne tarafından dedesi Şan-ı Naksibend Bahaeddin -Buhari hazretleri olarak ülkenin dört bir köşesinden tanınma imkânı bulmuştur. Dedesi Şan-ı Naksibend hazretleri onu pek sever ilim hayatında onu daha da ileri seviyelerde desteklemeyi ihmal etmezdi. Zahiri ve batını ilimleri tercih eden Attar kısa zamanda evliyaların en büyüğü sıfatına erişmiş oldu. Herkes tarafından sevilen ve aranan bir alim olarak yetişme fırsatı bulan alim, ihlas sahibi ve geniş kültür hazinesi olan bir bilgindi. Dünyanın dört bir yanını seyyah olarak gezen buralardaki İslami fıkıh ilmini muazzam derecede kendinde toplamayı ilke edinen âlim pek çok öğrenciye de ışık oldu ve onlara ders vermeye devam etti. Öğrencilerin ondan aldığı destek ve yüksek ilim feyzi ile dünyadan ve nefsani her duygudan kısa sürede uzaklaştıkları gözle görülür bir farkla hissedildi.
Hace Hasan Attar İlim Yolculuğu ve Topluma Kazandırdığı Faziletli İslami Hizmetleri
Manevi olarak yoğun bir şekilde faydalı İslami tefsir ilimlerine merak salmaya devam eden alim manevi bur hazla aşkla Allah yolunda hizmet vermiştir. Güzel ahlak temelini kendinde essiz derecede görmeye başlayan Hace Hasan Attar zamanla bu ilmini çevresine de nakşettirmeye başlamış, her adımda yeniden İslami fıkıh ilimlerine olan bağlılığını güçlendirmeyi de bilmiştir. Alım taleplerinin sadece manevi külfetini karşılamadı, aynı zamanda onların maddi olarak ta yanında olan ve maddi desteklerini esirgemeyen âlim kısa sürede adını daha geniş mecralara duyurma fırsatı yakaladı. Özellikle sevdikleri başta olmak üzere tanıdığı herkesin sıkıntıda olması onu daha çok üzerdi. Bu sebeple tüm sevdiklerinin ve din kardeşlerinin hiç bir ayrım yapmadan her sıkıntısını dinlemeye başladı. Hiç kimseyi gücendirmeden kırmadan yoluna devam eden âlim her fırsatta İslam ve fıkıh ilimleri üzerinde durdu.
Hacca giden âlim, Şiraz’a uğrarken, Hace Hasan gibi ün kazanmış yüksek mertebe âlim sıfatına nail olan bu zatı da ziyaret etmeyi ihmal etmedi. Hace Hazretleri hastalanan talebelerini ziyaret etmeyi asla ihmal etmez her fırsatta onu şifa bulması için Allaha dua ederdi. Manevi yoğunluğu bir hayli yüksek olan bu âlimlerden dua alan herkes bir anda şifa bulur, hastalık anında ilaç görevi ile haşroldu. Âlimin Yusuf adında bir de oğlu vardı ve veli sıfatı ile ailesinde ve toplumda hatrı sayılır bir âlim haline geldi. Hace Hazretlerinin hastalanması onu Şiraz da bir süre daha kalmasına neden oldu. Hace Hasan Attar; hastalık geçirerek vefat etti. Buhara Cağanyan nahiyesine nakledilmesi için Aladdin -u Attar ‘ın yanına defnedilerek ebediyette uğurlandı.