Hibetullah Şirazi, yalnızca İslam dini mensuplarının değil Ortadoğu tarihiyle ilgilenen kişilerin de çok yakından tanıdığı bir alim ve hocadır. Doğum tarihi ve doğum yeri tam olarak belli olmayan alimin, Merv şehrinde vefat etmesinden dolayı yine bu bölgede doğduğu varsayılmaktadır. Şirazi ismini almasından dolayı Şiraz kentinde doğmuş olduğu pek çok kitapta yazan Şirazi, Miladi 1092 senesinde Merv ilinde vefat etmiştir.
Hibetullah Şirazi’nin asıl adı Hibetullah bin Abdülvaris bin Ali bin Ahmed idi. Şiraz şehrinde doğmuş olmasından mütevellik Şirazi adını alsa da künyesi hep Ebu’l Kasım olarak kalmıştır. Küçük yaşta hadis ilmini öğrenmeye başlamıştır. Derslerini yaşadığı dönemin ve yerin en ünlü hocalarından temin eden Şirazi, hadis derslerinde temelini attıktan sonra Bağdad, Kufe, Cibal, Şam, Yemen, Horasan, Basra, Faris, Cezire, Mısır ve Hicaz isimli yerleşim yerlerini sırasıyla ziyaret ederek attığı temelin üzerine buralardan eklemeler yapmıştır. Bu şehirlerde de pek çok alimle ve hocayla tanışan Şirazi, sürekli gezmesi ve ilim öğrenmesi sebebiyle birçok kişi tarafından takdirle karşılanmıştır. Gezdiği yerlerdeki yenilikleri not defterine kaydetmesi sebebiyle “zamanın ileri gelen ilim sahibi” olarak da bilinir. Tüm bu gezdiği şehirlerde günümüzde bile adı bilinen Abdurrezzak bin şemme, Ebu Cafer ibni Mesleme gibi alimler, Şirazi’nin hocalığını yapmıştır.
Hibetullah Şirazi Eserleri
Şirazi’nin eserleri arasında gezerek öğrendiği her şey bulunur. Hocalarından öğrendiklerini gezip gördüklerine katarak pek çok eser yazmıştır. Şirazi’nin bu şekilde en az 10 tane kitap yazdığı tahmin edilmektedir. Yazdıklarını aynı zamanda ezbere de bilen Şirazi’nin 100 bin hadisi, onları rivayet eden kişilerle birlikte ezberlediği ve bunun sonucunda hadis hafızı ve hadis alimi olduğu da bilinir. Ezberlediği hadislerin ravilerinin büyük çoğunluğunun da güvenilir kişiler olduğunu bildirmiştir. Ezberlediği ayetleri ve hadisleri, sünnetleri ve farzları günlük hayatında da uygulayan Şirazi, gecelerini ve gündüzlerini daima ibadet halinde geçirmiştir ve hatta Allah korkusundan çokça ağladığı da bilinir.
Hayatı boyunca şüpheli durumlardan hep uzak durmasının yanında mübah olanlardan da kaçınmayı tercih eden Şirazi, dünya malına tamah etmemiş bir hafız ve alimdir. Ömrünü, kendisine fazla gelen her şeyi fukaraya sadaka olarak vermekle geçirmiştir. Hatta öyle ki bir gün biri Şirazi’ye “Bugün elindekilerin hepsini veriyorsun yarın ne yapacaksın” diye sorduğunda Şirazi, “Ben sadaka vererek aslında Allah’a borç veriyorum. Bu borcun karşılığını Allah bana kıyamet gününde fazlasıyla verecektir.” buyurmuştur.