Ahmed Bin Mesruk, 829 yılında Tus’da dünyaya gelmiştir. Yaşamını ise Bağdat’ta geçirdiği bilinir. Ebül-Abbas b. Mesruk adıyla ün yapmış ve genellikle bu isimle tanınmıştır. Dönemin önemli ilim irfan sahibi isimlerin sufi sohbetlerine katılmış ve din alanında eğitimler almıştır. Haris el Muhasibi, Seri es Sakati ve Muhammed b. Mansur et Tusi ile Muhammed el Bürcülani gibi önemli ve tanınmış kişilerin sufi sohbetlerinde yer almıştır. Din alanında hizmetlerini ise Cüneydi Bağdadi’ye sunmuştur. İlim ve irfan öğrenmek adına, Rey ve Horasan bölgesini dolaştığı da kayıtlarda yer alır. Kabri ise Bağdat’ta Babü Harb mezarlığında yer alır. Bin Mesruk, Allah’tan başka kimsenin ve hiçbir şeyin tesiri altında kalmamayı ifade etmiştir. Takva inancını da, dünya nimetlerine göz dikmemek ve kalpte bunlara yer vermemek şeklinde açıklamıştır.
Ahmed Bin Mesruk ve Rivayetleri
Ahmed Bin Mesruk, yaşadığı Bağdat bölgesinde aldığı ilim irfanını çeşitli yerlerde de geliştirmeye çalışmıştır. Sufi, tasavvuf alanında da kendini geliştiren Bin Mesruk’un, bu yönde görüşlerini de açıklamaya meyil ettiği gözlemlenir. Genel olarak Allah ve masiva ile alakalı, tasavvufi düşüncelerini ise; ünsiyet ve vahşet terimleriyle açıklamaya çalışmıştır. Vahşet terimini, Allah’tan her iki dünyada da uzak kalmayı ifade ederken; ünsiyet yani dostluk terimiyle de bu dünyaya Allah ile dostluk etmek için gelindiği ve daima ona ibadet etmek gerektiğini belirtmiştir. Allaha inancını ve sevgini bu şekilde ifade etmiştir.
- Ona göre Allah’tan ayrı olmak ayrı düşmek başlı başına bir vahşet olarak algılanmaktadır.
- Allah a yakın olmak ve ona ibadet ederek dost olunabileceğini savunmuştur.
- Bin Mesruk: Sema düşüncesine ise şöyle değinir; bu açıklaması ise, dış ve iç dünyası istikamet kazanmış kimseler için ifade etmiştir. Kalbe emir vererek ibadet olmayacağı gibi böyle olduğunda maneviyatın da kaybedileceğini vurgulamıştır.
Bin Mesruk din öğrenimi alanında, Ali bin Cad gibi Ahmed b. Hanbel gibi önemli isimlerden hadisler öğrenmiştir. Fakat Darekutni tarafından, hadis rivayetinde zayıf kabul edildiği kayıtlarda yer alır. Ahmed Bin Mesruk eseri olan, El Ḳanaʿa adlı kitabının ise günümüze kadar gelip gelmediği bilinmiyor.