Kulların Allah’a güven duygusunu taşıması oldukça önemlidir. Kutsal kitap olan Kur’an-ı Kerim içerisinde kulların zayıf bir şekilde yaratıldığı açıkça anlatılmıştır. İnsanlar fani olarak yaratılmış canlılardır ve her an ölüm ile karşı karşıya kalabilirler. Bunu bilerek yaşamak bütün insanlar için oldukça önemlidir. İnsanlar beş duyu organı ve aklı ile sınır olan canlılardır. İnsanın vücudundaki organları kendi izni dışında çalışır ve insan bunları durdurma yetkisine sahip değildir. Kalp, beyin gibi organların durdurulması insana bağlı olmadığı için insan tarafından durdurulamaz.
İnsanlar kendi içerisinde başka bir dünya bulunduğunu düşünebilirler. Bu dünyaya hiçbir şekilde müdahale etme hakkına sahip değildirler. Kalp ve beyin tamamen insandan bağımsız olarak çalışmasını sürdürmektedir. İnsanın ne kadar zayıf bir canlı olduğu bu fikirler ele alınarak kolaylıkla fark edilebilmektedir. İnsan Allah’ın yarattığı yasaları ve kaderi asla değiştirebilecek bir güçte değildir. Bu nedenle Allah’a güvenmelidir ve Allah’ın kendisi için hak gördüğünü kabul etmesi gereklidir. Doğanın kanunları arasında insan hayatına devam etmeye çalışmak zorundadır.
İnsan Allah’ın yarattığı kanunlara karşı olacak bir şekilde yaşam sürmeyi denerse, Allah bunun hesabını soracaktır. Bu durum karşısında insan mutlaka cezalandırılacaktır. Ancak insanın ne zaman cezalandırılacağını ise yalnızca Allah bilir. Allah’ın kaderleri arasında yer alan durumlardan birisi de doğal afetlerdir. Deprem olması, tsunami, heyelan gibi doğal afetler de Allah’ın bir getirisidir. Belirli zaman aralıkları ile deprem olur. Bunun asıl nedeni bilimsel olarak açıklanabilir ve bir bölgede enerji yoğunluğu olur. Kulların bu enerji yoğunluğuna göre önlem almaları ve ona göre bir yapılaşma sağlamaları gereklidir. Eğer insanlar önlem almazlar ise deprem kaçınılmaz olacak ve yüzlerce kişinin canına mal olacaktır.
Kader olarak adlandırılan şey tamamen Yaratan’ın koyduğu kurallardan oluşur. Bu kurallar bazen biyolojik olsa bile bazen fiziksel olabilirler. Ancak ahlaki yasalar hiçbir zaman değişmeyecektir. Allah’ın belirlemiş olduğu kuralların dışında hareket ettiğimiz takdirde kader kendisini ortaya koyacaktır. Allah’a güvenen kul, tamamen onun istekleri doğrultusunda hareket etmelidir. Aksi takdirde Allah’ın gazabından kaçınılmazdır ve kullar yaptıklarının cezasını çekeceklerdir. Allah kullarına herhangi bir şekilde ceza vermiş olmayacaktır. Kurallar belirlidir ve kulların bu kurallara uyması gereklidir. Kurallara uymayan kullar, kendi cezasını kendisi belirlemiş olacaktır.
Allah’a Güven
İnsanlar her zaman bir şeylere ya da birisine güvenmeye ihtiyaç duyan canlılardır. Bazen bilgiye, bazen güce, bazen ailesine, bazen de bulunduğu konuma güvenir. Fakat insanın duyduğu bu güvenlerden hiçbirisi tamamen insanı doyurmayacaktır. İnsanın tamamen güvenmesi için gerçekten kendisini güvende hissetmesi gereklidir. İnsanın güvendiği güç, bilgi, aile ya da konum onu hiçbir belirli şeylerden korur. İnsanın hastalıklardan ve çeşitli kötülüklerden korunması için başka şeylere güvenmeye ihtiyacı vardır. Dünya üzerinde fani olan değerlerin bile güvenebilecekleri bir değere ihtiyaç vardır. Yaratan’a güvenmek tamamen insanın ve yaratılan her şeyin içerisinde olan bir histir. Dünyadaki her şeyin gelip geçici olduğu ve her an sonlanabileceği asla unutulmamalıdır. İnsanların sahip olduğu her şey her an sonlanabilecek bir noktadadır.
Bu nedenle insanın hiçbir zaman bitmeyecek bir güvene ihtiyacı vardır. Kullar bu noktada her şeyden daha yukarıda olan ve her şeye gücü yeten Allah’a sığınmalıdır. Bütün evrenin kontrolüne sahip olan Allah’a güven duygusu insanın ihtiyacı olan yegane histir. İnsan ne olursa olsun Allah’a sığınabilir ve gerçekten ona güvenebilir. Allah her şeye merhamet eden ve her şeye gücü yetendir.