Mütercim Seyid Ahmet Asım olarak da bilinen ve İslam âlimlerinin önde gelen isimlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Asım Efendi, 1755 senesinde Gaziantep’te gözlerini dünyaya açmış ve buranın kültür yapısına uygun olarak yetişip yaşamıştır. Mütercim olmasının yanına bilim insanı, yazar ve şair olarak da tanınmış ve anılmıştır. On sekizinci yüzyılın başları ile on dokuzuncu yüzyılların başlarında yaşamış o dönemlerde ilmi ile oldukça fazla adından söz ettirmiştir. Ayıntab mahkemesinin baş kâtibi olarak bilinen Cenani Efendi’nin oğlu olan Asım Efendi, Farsça ve Arapçayı öğrenmiştir. Öğrendiği bu dillerde de birçok şiir yazmıştır ve bu sebepten dolayı da birçok eseri bulunmaktadır. Ailesinin kökeni Özbekistan’ın illerinden biri olan Semerkant’a dayanmakta ve bu aile içinden Asım Efendi dışında da birçok şair ve âlim çıkmıştır. Türk kültürüne baktığımızda Asım Efendi’nin güçlü bir bilim adamı olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. Lugatçılık yönü ile oldukça fazla tanınmış olan Asım Efendi bununla birlikte tarihçilik, iktisatçılık, şairlik, kelamlık gibi birçok özelliği de kendisinde barındırmıştır.
Asım Efendi’nin Hayatı
Mütercim Seyid Ahmet Asım olarak da anılan Asım Efendi’nin hayatı ise tamamen kendisinin kişilik özellikleri ile dolu olmuştur. Bir bilim insanı olarak çok iyi tanınması ile birlikte yazdığı şiirler ile de çok güçlü bir şair olmuş ve doğduğu şehirde ilk ününü kazanmıştır. Bir zamanlar Mehmet Nuri Paşa’nın divan kâtipliğini yapmış ve o dönemlerde Paşa’nın Padişaha karşı geldiğini gördüğünde kendi idam fermanını hazırlatmıştır. Bunun üzerine büyük bir karışıklık yaşanmış ve Asım Efendi bir anda bütün malını mülkünü yitirmiştir. Ardından bazı âlimlerinde ona yardım etmesi ile birlikte Kilis’e kaçmayı başarmıştır. O sırada evli ve çocuklu olduğu için ve çok zor durumda olduğu için bir süre sonra karısını ve çocuklarını tekrardan Antep’e göndermek zorunda kalmıştır. 1790 senesinde ise yaşamını sürdürebilmek adına İstanbul’a gelir. Burada bazı önemli eserleri çevirmesi ile birlikte o dönemin Padişahı olan III. Selim tarafından takdir toplamıştır. Daha sonra yine mal mülkünü kaybetmiş fakat Sultanında yardım etmesi ile birlikte sıkıntılarından hızlı bir şekilde kurtulmayı başarmıştır.
Asım Efendi ve Eserleri
Bir süre sonra Sultan Selimin tahttan indirilmesi ile birlikte Asım Efendi tekrar maddi sıkıntıya düşmüş ve çok zor dönemler yaşamıştır. Asım Efendi’nin eserleri o dönemlerde oldukça fazla ünlenmiş ve beğenilmiştir. Zora düştüğü dönemlerde ise maddi sıkıntılarından dolayı eserlerini değerinin altında satmak zorunda kalmıştır. Normalde eserlerinde yalın bir dili tercih etmesine rağmen bazı eserlerinde biraz daha ağır dil kullanmıştır. On dokuzuncu yüzyıllarda ise ünü ve şöhreti gün geçtikte artmış ve eserleri cilt cilt satılmıştır. Farsça ve Arapça yazdığı eserleri ile de oldukça fazla ünlenmiştir. Bütün yaptığı ve yazdığı eserler sonrası ise Mütercim Asım lakabını almış ve bu şekilde anılmaya başlanmıştır. 1813 senesinde ise Selanik kadılığına tayin edilmesine rağmen bu görevinde çok kalmamış ve ardından İstanbul’a dönmüştür. 1820 senesinde ise veba hastalığı sebebi ile vefat etmiştir. En ünlü bilinen eserleri arasında ise El-Okyanusu-l Basit fi Tercümeti-l Kamusü’l- Muhit, Tuhfe-i Asım eserinin yanında Merahü’l-Meali fi Şerhi-l-Emali, Siyer-i Halebi eserleri bulunmaktadır.