Kaynaklara baktığımızda sayılamayacak kadar çok âlimin ismi olduğunu görmekteyiz fakat çoğunun da hakkında fazla bilgi olmadığını da görmekteyiz. Bu sebepten dolayı elimizden geldiğince bilgi toplayıp sizlere aktarmaya çalışıyoruz. Bu yazımızın içeriğinde ise İslam âlimlerinden biri olarak karşımıza çıkan Bekkar Bin Kuteybe hakkında bilgiler vermeye çalışacağız. 182 senesinde Basra’da dünyaya gözlerini açmıştır. Bekravi diye anılmaktadır ve bunun sebebi de Sahabi Ebu Berke es-Sekafi’nin torunlarından biri olduğu içindir. Kaynaklara ve elde edilen verilere bu şekilde olduğu yazmaktadır. O dönemin ileri gelen muhaddislerinden fıkıh ve hadis ilmini öğrenmiştir. Bununla birlikte birçok âlim de kendisinden ilim öğrenmiştir.
Bekkar Bin Kuteybe ve Hayatı
Belirttiğimiz gibi birçok âlim ve bilgin hakkında yeterli bilgiye rastlanılmamaktadır. Bekkar Bin Kuteybe’nin hayatı konusuna baktığımızda ise yine aynı şekilde çok az bilgi bulunmaktadır. 246 senesinde Mısır kadılığına getirilmiş ve bu tayin etme işlemi de Halife Mütevekkil-Alellah tarafından gerçekleştirilmiştir. O dönemin Mısır valisi kendisinden Muvaffak Bin Mütevekkil’in görevinden çıkarılmasını istemiş ancak bu isteği gerçekleşmeyince Bekkar Bin Kuteybe hapse atılmıştır. Mısır valisinin ise Muvaffak Bin Mütevekkil’i kadılıktan çekme gibi bir yetkisi olmadığından dolayı kadılık görevine kaldığı yerden devam etmiştir. Bekkar Bin Kuteybe’nin hapse atılmasından sonra birçok öğrencisi onun ilmini öğrenemediği için Mısır Valisinden onun ders vermesi için izin istemiştir. İzin verildikten sonra ise Bekkar Bin Kuteybe hapiste kaldığı süre boyunca öğrencilerine hadis ve ilim öğretmeye devam etmiştir.
Bekkar Bin Kuteybe ve Vefatı
Hapis hayatı boyunca hadis derslerine devam eden Bekkar Bin Kuteybe, Mısır valisinin vefatından sonra hapisten kurtulmayı başarmıştır. Bekkar Bin Kuteybe’nin vefatı ise hapisten çıktıktan kırk gün sonra olmuştur. Buradan da onun çok uzun yıllar hapiste kalmış olduğunu anlamakla birlikte orada bile ilminden hadislerinden bir an olsun vazgeçmediğini ve öğretmeye de devam ettiğini anlıyoruz. Kaynaklara baktığımızda ise birçok eserinin var olduğu belirtilmektedir. Bu eserlerin isimlerine göz atacak olursak en başta Kitabü’l-Veşa’ik ve’l-uhud olmak üzere; Kitabü’ş – Şürut gibi eserleri bulunmaktadır. Günümüze kadar gelmiş olan eserleri ve kitapları bu şekilde olmakla birlikte kabrinin de Kahire’de olduğu belirtilmiştir.