Ebû Bekr El-Cerâ’î, Hanbelî Mezhebi’ne bağlı olan fıkıh âlimleri arasında yer alır. Aynı zamanda çok büyük bazı müfessirlerden bir tanesidir. İsmi tam olarak belli olmasa da o, Eb’u Bekr künyesi ile ünlenmiş bir zâttır. Babasının adı ise Zeyd olarak bilinir. Onun kardeşinin adı Ömer ül-Mâdî ise yine aynı künye ile bilinir ve tanınırdı. Âlimin lakabı ise Takıyyüddîn şeklindeydi. Carâ’î daha çok nisbeti üzerinden meşhur olmuştu.
Ebû Bekr El-Cerâ’î, Nablus’un bir köyünden olan bir isimdir. Takribi olarak ise 825 yıllarında bu çevrede dünyaya gelmiş olduğunu bilinir. 842 yılında ise Şam üzerine gelmiştir. Burada kadılık görevinde bulunmuştur. Çok kıymetli olan eserleri mevcuttur. 883 yılında Şam üzerinde hayata veda etmiş bir zâttır.
Ebû Bekr El-Cerâ’î ismindeki bu âlim, Kur’ân-ı Kerîm’in okumasını ise Yahyâ el-Abdûsî’den okumuştur. Ayrıca yine bu isme ait olan şu eser ve kısımları da okumuştur: “Umde”, fıkıh üzerine “Hırakî” ile “Nizâm-ül-mezhep”, tefsir üzerine “Uzeyri”, “Milha”. Buna ek olarak İbn-i Mâlik’a ait “Elfiye”nin birtakım bölümlerini, “Elfiye-i Şa’bân-i Âsârî”nin tümünü, “Cem’ul-Cevâmî”nin tam üçte bir kadarını ve başka farklı eserleri de okumuştur. 842 yılında Şam’a (o zamanki Dımeşk’a) gelmiştir. Burada Takıyyüdd’in bin Kandes aracılığı ile fıkıh ilmini öğrenmiştir. Onun yanından hiç ayrılmamıştır ve ondan bir icâzet de almıştır. Bu noktada fıkıh dışında ferâiz, usûl, me’ânî, Arabîyât, beyân ilimleri konusunda bu isimden çok faydalanmıştır. Ayrıca Hanbelî’ye mensup olan âlimlerden Şeyh Abdürrahmân ile de sürekli yan yana kalmıştır. Türlü âlim isimlerden ve içlerinde bir de Şemseddîn es-Sîlî’den ferâiz bilgilerini de öğrenmiştir. Daimi olarak ilim ile meşgul olmuştur ve bu alanda çok da yükselmiştir. Sonunda da Şam üzerinde Hanbelî Mezhebi mensubu olan âlimlerin üstünlerinden, yani fâzıllarından olmayı başarmıştır. Bu anlamda hem ders vermekte hem de fetvâ vermek konusunda herkes için çok yararlı bir isim olmuştur. Ayrıca bunlara ek olarak kadı yardımcılığı görevinde de bulunmuştur.
Ebû Bekr El-Cerâ’î Eserleri
Ebû Bekr El-Cerâ’î eserleri konusunda öncelikle onun kaleme aldığı eserlerin çok kıymetli değerde kitaplar olduğunu söylemek gerekiyor. Bunlar içerisinde yer alan bir eser de şu isimle geçer: “Gâyet-ül-matlab fî ma’rifet-il-mezheb”. Yazdığı bu kitabını, İbn-i Müflih’in fıkhî mes’eleler üzerine kaleme aldığı eseri ile Hırakî’nin yazdığı kitabı kısaltıp tam bir cilt şeklinde hazırladığı görülmektedir. Bunun dışında bir diğer eserinin adı ise “Hılyet-üt-tarrâz fî hıll-il-elgâz” şeklindedir. Bu eserinde de Şafiî mensubu olan âlimleri arasında olan Cemâleddîn-i Esnevî’nin kaleme aldığı kitaptan yararlanmıştır. Bir diğer eserinin ismi ise şu şekilde geçer: “Et-Terşîh fî beyânı mesâil-it-tercîh”.
Bulunduğu Çevreler ve Birlikte Olduğu İsimler
Bulunduğu çevreler ve birlikte olduğu isimler arasında Ba’lebek’te olan Sahîh-i Buhârî yer alır. Bu ismi dinlemiştir. Sonrasında Şam üzerine geldiğinde hocası olan Takıyyüddîn görüşüne tâbi olmuştur. Ayrıca hadîs dinleme konusunda ise Şemseddîn-i Sehâvî ile arkadaş olmuşlardır. Ebû Bekr El-Cerâ’î, kendi kendine pek çok sayıda kitabı da mütâlâa etmiştir. 861 yılının ardından ise Kâhire üzerine gelmiştir. Burada kaldığı az bir zaman içerisinde de bazı âlim isimlerin yanına gitmiştir ve onlardan faydalanmıştır. Seyyid Nesâbe, Celâleddîn-i Mahallî ve Şeyhülislâm Bülkînî gibi bazı âlim isimlerden türlü “Müsned”ler okumuştur. Bütün bu isimlerden de icâzet almıştır.
Bulunduğu çevreler ve birlikte olduğu isimler konusunda Kâdı İzzeddîn ile Takıyyüddîn el-Hısnî gibi isimlerden az ölçüde de olsa mantık ile farklı ilimleri okuduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Kâdı İzzeddîn, kendisine yardımcılık yapması konusunda bir teklifte de bulunmuştur. Ama o, aralarında kurulan sevgi bağının kopmasından korkarak bu teklifi kabul etmemiştir. Ayrıca o, İbn-, Hümâm’ın verdiği derslere de katılmıştır. Kendisinden pek çok Mısırlı âlim de ilim öğrenmiştir. Bu İslâm âliminin Kâhire üzerinde çok fazla fetvâ verdiği de bilinmektedir. Çok kez de hacca gitmiştir. 875 senesinde gittiği haccın ardından bir süre Mekke üzerinde kalmıştır. Burada pek çok ilim öğrenmiştir. Ayrıca burada Müsned-i Ahmed İbni Hanbel’in tümünü, Necmeddîn bin Fehd’in huzuruna çıkıp okumuştur. Müsned’in içerisindeki isnâdları ise bir nazım şekline getirmiştir.
Onun Hakkındaki Görüşler
Onun hakkındaki görüşler konusunda bulunduğu çevrelere, ilim öğrendiği âlim isimlere yönelmek gerekiyor. Pek çok görüş öne atılmakla beraber biz burada âlimlerden Şemseddîn Sehâvî’nin onun hakkındaki görüşüne yer vermek istiyoruz. Ona göre Ebû Bekr El-Cerâ’î, çok büyük olan bir âlimdi. Aynı zamanda sözleri için fasih terimini kullanır. Dînine oldukça bağlı olduğunu dile getirir. Onun hiç kimse için bir sıkıntı oluşturmayan, diğer insanların gereksinimlerini gidermeye gayret eden bir kişi olduğunu ifade eder. Bunlara ek olarak amel ve ilim ile nefsini düzgün bir şekilde terbiye etmeye çalışan bir zât olarak tanıdığını söyler.