Ebû Bekr İbni Hallikân, 608 yılında 11 Rebîülâhir’de dünyaya gelmiştir. Ayrıca Erbil üzerinde doğduğu bilinmektedir. İlimle meşgul olan bir aile içerisine mensup bir zâttır. Bu âlim zâtın dedelerinden biri olan Hallikân sebebiyle ona “İbn Hallikân” biçiminde bir lakap verilmiştir. Bu lakap ile ünlenmiş bir isimdir. Dedelerini de babasını da çok sık şekilde övgü ile anar. Bu yüzden de ona “halli-kân” denilmiştir. Çünkü bunun anlamı geçmişi ile övünmeyi bırak şeklinde geçer. Ayrıca onun ailesinin Erbil’e bağlı Hallikân isimli köyden gelmesinden dolayı da ona bu lakabın konulduğu rivayet edilmektedir.
Ebû Bekr İbni Hallikân görüşüne göre onun sülâlesi, Abbâsîler’e bağlı olan ünlü bir vezir ailesi şeklinde bilinen Bermekîler’in bir devamıdır. Onun babası, fetvâ üzerine çok güvenilir isimlerden bir tanesidir. Amcalarından bir tanesi olan Necmeddin b. İbrâhim ise Erbil üzerinde bulunan Mücahidiyye Medresesi bünyesinde bir müderristir. Ayrıca Hüseyin b. İbrâhim de Şâfiî Mezhebi’ne mensup olan bir fakih olarak bilinmekteydi. Hallikân, aynı zamanda Yahyâ b. Muhammed el-Mekkî isimli zâttan da hadisler okumuştur. Bunlara ek bir bilgi ise ünlü bir tarihçi isim olan İzzeddin İbnü’l-Esîr’in de onun babasının arkadaş çevresi içerisinde yer aldığını gösterir.
Hullikân 18 Yaşına Kadar…
Hullikân 18 yaşına kadar olan hayatı içerisinde şunları yaşamıştır… İki yaşında olduğu zaman babasını kaybetmiştir. Hallikân, Muzafferiye Medresesi içerisinde olan halefi Şerefeddin’in bir talebesi olmuştur. Bunun dışında hem Ebü’l-Hasan Müeyyed b. Muhammed Radıyyüddin en-Nîsâbûrî’den hem de Zeyneb bint eş-Şa’rî’den bir icâzet almıştır.
Bu adı geçen Muzafferiye Medresesi’nin ardından ise İbnü’l-Müstevfî isimli zâtın ilim meclislerinde ve Sinnîre’nin ise edebiyat ve şiir meclisleri içerisinde devam etmiştir. 621 senesinde Mükerrem es-Sûfî isimli zâttan Sahîh-i Buhârî’yi okumuş ve rivayet yetkisi de almıştır. Daha sonra 625 senesinde ise filozof olan Ebherî isimli zâttan Erbil Dârülhadisi içerisinde ilm-i hilâf konusunda dersler almıştır.
Hullikân 18 Yaşından Sonra…
Hullikân 18 yaşından sonra öğrenimine devam etmek için Musul’a doğru gitmiştir. İbn Yûnus ve Ziyâeddin İbnü’l-Esîr gibi bazı âlim kimselerle bir araya gelmiş ve bu isimlerden çok fazla şey öğrenme şansı bulmuştur. Sonrasında Harran üzerinden gitmiş ve Halep üzerine geçmiştir. Burada baba dostu olan Şeddâd’ ait medrese içerisinde biraz misafir olmuştur. Burada önce hadis meclisleri ile Mâhânî’nin verdiği derslere katılmıştır. Mâhânî’nin ölümünün ardından ise Seyfiyye Medresesi içinde bulunan fakihlerden el-Mevsılî’nin vermiş olduğu derslere katılım göstermiştir. Ayrıca Gazzâlî’ye ait olan el-Vecîz’iyi bu sürede okumuş ve rivayet için yetki almıştır. Ardından bazı edipler ile görüşmelere başlamıştır. Daha sonrasında ise el-Hamevî adındaki zât ile tanışmış ve ondan istifade etmiştir.
Ayrıca el-Bağdâdî’nin verdiği Arapça ve hadis derslerine de katılmıştır. 632 yılında, İbn Şeddâd’ın vefatının ardından Dımaşk üzerine gitmiş ve burada eş-Şehrezûrî’den tefsir, fıkıh ve hadis alanında dersler görmüştür. Burada bir süre kalmasının sonrasında yeninden Halep üzerine dönmüştür. Şeytânü’ş-Şâm şeklinde bilinen şair ile tanışmıştır. Halep’in de ondaki ilmî kişiliğin ortaya çıkmasında çok önemli bir rolü vardır. Burada türlü medreseler bünyesinde müderrislik görevinde bulunmuştur. Bu arada da birkaç kez Musul üzerine geçmiş ve Kemâleddin İbn Yûnus gibi isimlerle görüşmüştür.
Hullikân’ın Kaleme Aldığı Eserler
Hullikân’ın kaleme aldığı eserler, günümüze neredeyse çoğu ulaşamamış eserlerdir. Bunlardan günümüz zamanına dek ulaşabilmiş olan tek eser de şu isimle bilinir: Vefeyâtü’l-a’yân ve enbâ’ü ebnâ’i’z-zamân mimmâ şebete bi’n-nakl evi’s-sem’a’ ve eşbetehü’l-‘ayân. 654 ile 672 seneleri arasında Kahire üzerinde kaleme alınmış olan bir esere Hallik’an’ın, 680 senesine dek bazı eklemeler yaptığı bilinmektedir. Bu eser, İslâm dinin başlama tarihinden beri kaleme alınmış olduğu döneme dek yaşamış, herhangi bir konu üzerinde üne kavuşmuş erkek ve kadın tam 800’den çok kişiye dair biyografi içermektedir.
Söz konusu eser içerisinde türlü alan ve ilimlere mensup kişiler yer alır ve bunlar şu şekilde sınıflandırılabilir: Sultanlar, vezirler, emîrler, nahiv, eşraf, kıraat âlimleri, lügat âlimleri, müfessirler, kelâmcılar, muhaddisler, türlü mezheplerden müctehidler, kadılar, fakihler, zâhidler, mühendisler, mutasavvıflar, astronomlar, filozoflar, tabipler, tarihçiler, astrologlar, şair ve edipler, nesep âlimleri, coğrafyacılar, mûsikişinaslar… Bu sınıflara mensup kişilerin yaşam öyküleri, eserleri ve yaptıkları bazı işler ile anlatılmıştır. Ayrıca ölüm tarihleri de içerikte verilmiş bilgilerdendir. Bu zâtlar alfabetik bir sıraya uygun şekilde ele alınmıştır. Bunlar arasında tâbiîn, halife ve ashaplar dahil edilmemiştir. Bu kitap, tüm İslâm tarihi içerisinde kendi alanında yazılmış en eski örnek olarak kabul edilir.