Ebû Bekr Süyûtî, Celâlleddîn Süyûtî adıyla da bilinen bir zâttır. Tam olarak 1445 senesinin 3 Ekim tarihinde dünyaya geldiği ve 1505 senesinde vefat ettiği bilinmektedir. O bir Arap din bilginidir ve aynı zamanda bir filozoftur. Onun künyesinde lakabı ise “Süyûtî” şeklinde geçer. Bu lakabın nedeni ise doğduğu yerden kaynaklanmaktadır. Onun babası ise Şafiî Mezhebi’ne mensup olan fıkıh âlimlerinden biridir. Adı da Kemâleddîn Ebû Bekr şeklindedir.
Ebû Bekr Süyûtî, bazı kaynaklar içerisinde olağanüstü birtakım durumlara tanık olması sebebiyle evliyanın büyüklerinden biri olarak anılır. Daha altı yaşında olduğu zaman babasını kaybetmiştir. Babasının bir dostu olan Kadı İzzeddîn Ahmed bin Kinâni isimli zâtın korumasında büyümüştür ve iyi de bir eğitim görmüştür. Henüz yedi ila sekiz yaşlarında olduğu zaman ise Kur’ân’ı hıfsetmiştir. Süyûtî’nin tam iki yüz bin kadar hadis ezberlemiş olduğu söylenir. Bununla beraber Ahmed Mısrî’ H.864 senesinde ölünce yarıda bırakmış olduğu tefsir çalışmasını tamamlamıştır. Sonrasında da Celaleyn Tefsiri adını vererek bu çalışmayı yayınlamıştır.
Süyûtî’nin Aldığı Eğitimler
Süyûtî’nin aldığı eğitimler, daha küçük yaşlarda yedi-sekiz yaşlarında olduğu zaman Kur’ân’ı hıfsetmesi ile başlamış olur. 17 yaşında olduğunda ise ilk kaleme aldığı eseri olan “Şerh Lül-İstiaza va’il Basmali” ortaya çıkarmıştır. Hadis konusunda o dönemler bir otorite olarak görülen Takiyuddîn’e bağlı olarak 4 yıl kadar dersler almıştır. Allâme Muhyiddîn Kafiyeci adındaki bir âlim kimsenin yanında kaldığı tam 14 sene içerisinde bu isimden şu ilimler konusunda icâzet almıştır: Meanî ile fıkıh, tefsir, usûl, bedî, lügat, beyân, nahiv. Hadis konusunda kısa zamanda büyük başarılara ulaşmıştır. Sonunda dönemin müderrisleri tarafından onun dersleri dikkatle takip edilmeye başlanmıştır.
Ayrıca daha sonraki süreçlerde Yemen, Şam, Sudan, Hindistan ve hac amaçlı olarak da Mekke üzerine seyahatlerde bulunmuştur. Kahire üzerine döndüğünde ise Nil Nehri üzerinde bir adaya çekilmiş ve burada kitaplar kaleme almıştır.
Süyûtî’nin Eserleri
Süyûtî’nin eserleri, toplamda altı yüze yakın sayıdadır. Altı yüz rakamına yakın miktarda eser yazmış bir isimdir. Eserlerini, şu altı sınıfa ayırmıştır: Kur’ânî ilimler, fıkıh, hadîs, usûl, dil ve edebiyat, tasavvuf ve beyân… Bunlar haricinde ahlâk, tarih, tıp ve pek çok konuda önemli eserler kaleme almıştır. Bu kaleme aldığı eserler içerisinde İslâm dünyasında ün yapmış olan kitaplar şunlardır:
- Camiu’s Sağir: Bu eser, İslâm dünyası içerisinde bilinen hadîsleri alıp ihtiva eden bir tür hadîs kitabıdır.
- Ed Dürrü’l Mensur: Bu eser, bir Kur’ân tefsiri şeklindedir.
- Celâleyn Tefsiri: Bu eser, klâsik bir tür Kur’ân tefsiri kitabıdır.
- Lubabu’l Nukul fi Ashabi’nin Nuzul: Bu eser, yine bir Kur’ân tefsiri kitabıdır.
- El Muzhir fi Ulumi’l Luğa: Bu eser, bir lügat ve dil bilgisi çalışması üzerine zengin muhtevalara sahip ansiklopedik türde bir eserdir.
- Tercumanu’l Kur’ân fi Tefsiri’l Müsned: Bu eser, yine bir Kur’ân tefsiri şeklinde yazılmış eserdir.
- Şerh-lül-İstiaza va’il Basmali: Bu eser, âlimin ilk kaleme aldığı eserdir. Henüz 17 yaşında iken bu eseri yazmıştır.
Süyûtî’nin Hac Yolculuğu ve Bu Konudaki Eseri
Süyûtî’nin Hac yolculuğu ve bu konudaki eseri, dikkat çeken bir konudur. Süyûtî, 869 senesinde yaptığı hac yolculuğu haricinde Mısır üzerinden hiç ayrılmamıştır. Bu noktada Dâvûdî’nin kaynaklarına dayanıp 873 senesinde ikinci kez hacca gitmiş olduğu söylenir. Ancak diğer kaynaklar içerisinde bu duruma dair bir bilgi net olarak yoktur. Süyûtî, hac ziyareti ile Mekke üzerindeki ikâmeti esnasında yaşadığı bazı olayları, bu sırada karşısına çıkan hocaları ve türlü edebî farklı konuları, iyi ayrı eserde kaleme almıştır. Bu eserlerinin adı ise şu şekilde bilinir: Bir tanesinin adı en-Nahletü’z-zekiyye fi’r-rihleti’l-Mekkiyye şeklindeyken diğerinin adı ise en-Nefhatü’l miskiyye ve’t-tuhfetü’l-Mekkiyye şeklindedir.
Süyûtî’nin Bazı Çalışmaları
Süyûtî’nin bazı çalışmaları ile ilgili olarak öncelikle yaptığı gezilerden bahsetmek istiyoruz. 870 senesinin Recep ayı içerisinde başlamış ve İskenderiye ile Dimyat dolaylarında ortalama 3 ay kadar bir gezi gerçekleştirmiştir. Bu gezisini de seyahatname türündeki eserleri ile kaleme almış ve gözlemlerini aktarmıştır. Gitmiş olduğu her yerde o güne dek Şerhu’l-Elfiyye gibi bazı eserlerini, bazı manzumelerini, ve Buhârî’den bir eseri nakletmiştir.
Ayrıca hem akranlarına hem de kendinden küçük olan âlim kişilere de icâzet vermiştir. İbn Hacer’in ölmesi ile yirmi sene kadar bir kesintiye uğrayan hadis imlâ meclislerini, 872 senesinde tekrar başlatmıştır. Ancak veba salgını sebebiyle derslerine dönem dönem ara vermiştir. 877 senesinde ise Şeyhûniyye Medresesi üzerinde hadîs hocalığı görevive tayin edilmiştir.