Ebû Hafs-ı Haddâd En-Nişâbûri, evliyanın büyük isimlerindendir. İsmi ise tam olarak şu şekildedir: Ömer b. Seleme en-Nişâb’urî. Ayrıca “Ebû Hafs” şeklindeki künyesi ile ünlenmiştir. Babası için ise “Selem” denmektedir. Öte yandan demircilik işi ile meşgul olduğundan dolayı “Haddâd” lakabıyla da bahsedilmektedir. Buhârâ yolunda, Nişâbûr şehrinin tam giriş kısmına yakın bir bölgede bulunan Körezba köyünde dünyaya gelmiştir. 270 yılında ise hayata veda etmiştir. Ancak ölümü üzerine türlü tarihlerden bahsedilir.
Ebû Hafs, Ebî Verdî ile en-Nasrabâdî gibi isimlerin sohbetlerine katılmış ve onlardan feyz almıştır. Ayrıca el-Belhî ile de yakın bir arkadaşlık kurmuştur. Onun talebelerinden bazı isimler arasında ise el-Kirmânî ile Ebû Osmân-ı Sa’îd b. İsmail gibi isimler yer alır. Ebû Hafs-ı Haddâd, mürüvvet ve kerâmet açısından döneminde eşsizdi. Âbid, zâhid, âşık ve dünyayı tamamen terk etmiş olan gönül sultanı bir zâttı. Allah’ı hatırladığı vakit rengi değişirdi, adeta kendinden bile geçerdi. Onun yanında olup da bu durumunu görenler ise Allah’ı hatırlardı.
Ebû Hafs-ı Haddâd’ın Görüşleri
Ebû Hafs-ı Haddâd’ın görüşleri ile ilgili olarak nakledilen ve onun tövbesini, büyüklerinin yoluna nasıl girdiğini anlatan şu olayı anlatalım: Bir cariyeyi çok sevmişti. Bu kimseye kavuşmayı çok istiyor ve bunun için çare arıyordu. Yakınları ise ona şu tip bir yol önerdiler… Bir Yahudi büyücüye gitmesini, onun derdine bu kişinin deva olabileceğini söylediler. Ebû Hafs da bu büyücü kimseye gitti ve onun dediklerini aynen yaptı.
Büyücü, ona kırk gün boyunca hiç namaz kılmamasını, hayırlı ve hak bildiği her şeyden uzak durmasını söylemişti. Ancak bu şekilde ona kavuşabileceğini ifade etmişti. O da aynen yaptı. Kırk gün sonunda büyücü kişi, ona bir sihir yaptı. Ancak Ebû Hafs dilediği muradına eremedi. Büyücü de onun kesin bir hayır işlediğini ve bu yüzden olmadığını dile getirdi. Ebû Hafs ise yolda giderken bir taşı kenara koyduğunu, sadece bunu yaptığını söyledi. Yahudi ise onun kırk gün emirlere uymadığı halde Allah tarafından terk edilmediğini söyledi ve “Allah isteğini boşa çıkarmaz, korkma!” diye ekledi. Bu sözler onun içine çok büyük bir ateş düşürmüştü. Sonunda dayanamayacak bir noktaya geldi ve oracıkta hemen tövbe etti. Bu Yahudi kimse ise Ebû Hafs’ın yanında bir Müslüman oldu.
Ebû Hafs’ın Gönüllere Hitap Eden Kıymetli Sözleri
Ebû Hafs’ın gönüllere hitap eden kıymetli sözleri vardı. Mübarek bir lisanı vardı ve bu lisanından çıkan pek çok söz, zamanında pek çok gönüle tesir etmeyi başarmıştı. Bu sözlerine birkaç örnek verecek olursak sözlerin mealleri şu şekildeydi:
- Kulu, Allah’a yakınlaştıran en iyi aracı, kulun daima O’na ihtiyaç duyması, tüm işlerde sünnete dört elle sarılması ve yiyeceği helal yollardan kazanmasıdır.
- Her zaman için nefsini suçlamayıp da ona muhalefet etmiş olan aldanmıştır. Nefsine bir rızâ gözü ile yaklaşan mahvolmuştur.
- Allah korkusu, kalpte olan bir meşaleden ibarettir. Şer ile hayır nâmına kalpte olan her şey, sadece onunla görülebilir.
- Hakiki fakirlik, birinin almaktan daha çok, sadece vermekten hoşlanmasıdır.
- Ümit edilir ki; üstünde sürekli Allah lütfunu görebilen kişi mahvolmaz.