Ebû Hafs-ı Kebîr ve hayatına dair bilgiler, oldukça sınırlı düzeydedir. Büyük ihtimalle mezar taşına bakılarak en detaylı bilgi veren Muînülfukrâ Ahmed bin Mahmûd’un naklettiğine göre tam ismi şu şekildedir: Hoca Ebû Hafs Ahmed bin Hafs bin Zibrikân bin Abdullah bin Bahs el-İclî el-Buhârî.
Ebû Hafs-ı Kebîr’in yukarıda geçen bu uzun isminden de anlaşıldığı gibi o, Benî İcl isimli kabileye mensup bir zâttır. Onun dedeleri ile ilk fetihler sırasında Buhara üzerine yerleşmiş olmalıdır. Onun doğum tarihi ise Ebû Hanîfe’nin öldüğü ve Şâfiî’nin dünyaya geldiği 150 yılı olarak kabul edilir. Ölümü ise 217 yılı şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca mezarının da Muînülfukarâ isimli kabirde ve bu kabrinde Buhara içerisinde olduğu bilinir. Buhara’da kendi ismi ile anılmakta olan tepedeki Tell-i Hoca’da olduğu zikredilmiştir. Ayrıca ilim silsilesine göre hem oğlu hem de onun talebesi olan Sebezmûnî ismindeki bir kişinin daha mezarının hemen onun yanında olduğu söylenir.
Ebû Hafs-ı Kebîr’in İlim Hayatı
Ebû Hafs-ı Kebîr’in ilim hayatı geniş çevrelerde geçmiştir. Şeybânî’nin en önemli talebelerinden bir tanesidir. Ayrıca Ebû Hafs-ı Kebîr, aynı zamanda onun kitaplarının da ana râvi isimlerinden bir tanesidir. Cazip bir ilim bölgesi olan Bağdat üzerine çok gençken gitmiştir. Ancak tam hangi tarihte olduğu bilinmez. Hocasının kurduğu fıkıh meclisinde ilim öğrenmek için devam ettiği dışında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Onun son yazdığı eseri ise es-Siyerü’l-kebîr ismindedir. Bu kitabın telifinden öncesinde bir zaman Bağdat üzerinden ayrılmıştır. Oğlu ise Buhara’da önde gelen bazı âlim isimlerdendir. O, fıkhi açıdan birikimini çevresine aktarmada ve temsil etmede lider bir role sahipti. Bu nedenle ölümünün ardından menkıbevi kişiliği, Buhara halkı içerisinde yaşamaya devam etmiştir.
Nerşahî ise Ebû Hafs-ı Kebîr sayesinde Buhara’nın “İslâm’ın Kubbesi” ismini alabildiğini ve ilmin bu sayede bu şehirde yaşayabildiğini ileri sürer. Kefevî ise Ebû Hafs tepesinde bulunan kabrinin tam bir ziyaretgah şeklinde olduğunu bilhassa dile getirir. Günümüzde de yine bu mezarlık, Buhara açısından önemli bir ziyaret mekânı durumundadır.
Ebû Hafs-ı Kebîr’in Eserlerde Rastlanan Önemli Görüşleri
Ebû Hafs-ı Kebîr’in eserlerde rastlanan önemli görüşleri vardır. Onun etkisinin olduğu ikinci bir alan ise fetva ile fıkıh doktrinidir. O, Hanefî mezhebinde bazı görüşlere eklemelerde bulunmuştur. Ayrıca bu nedenle onun öne sürdüğü görüşlere türlü fıkıh, fetvâ, nevâzil ve vâkıât eserleri içerisinde rastlanır. Bu görüşler içerisinden birkaç tanesi şu şekildedir:
- Bir erkek kimsenin namaz kılmayan bir kadın ile bir evlilik devam ettirmesinin uygun olmayacağını dile getirir. Ebû Hafs-ı Kebîr, boşanmaları halinde mehri ödeyemeyecek durumda bile olsa ayrılmasının çok daha iyi bir şey olacağı görüşündedir.
- Gayri müslim olan kimselerin bayram kutlamak için giden ve bu esnada bir iki vakit kadar namazını kaçırmış olan kimsenin durumu üzerine şunları dile getirir: Bu kimsenin bayramı ululaştırmak için gitmesi halinde dinden bile çıkacağını ve böyle bir niyeti olmadan giderse de bir şey gerekmeyeceğini söyler.
- Ebû Hafs-ı Kebîr, vakıfa ait malların uzun zaman kiralanamayacağı şartına ilaveten şunu ekler: Çiftlik arazilerinin en çok üç seneliğine kiraya verilebileceği hususunda fetvâ verir.