Ebû Hanîfe, tam ismi ile “Ebû Hanîfe Numân b. Sabit b. Zûta b. Mâh” olarak bilinir. 699 senesinde Kufe üzerinde dünyaya gelmiştir. Ölüm tarihi ise 767 yılının Eylül ayıdır ve Bağdat üzerinde hayata veda etmiştir. İslâmın dört tane fıkıh mezhebinden bir tanesi olan Hanefiler’in kurucusudur.
Ayrıca Sünnî fıkhı açısından da en büyük üstad olarak kabul edilir. O hem bir İslam fıkıhı hem de hadis bilginidir. Ebû Hanîfe’nin asıl ismi ise “Nu’man b. Sâbit” şeklindedir. Onu sevenler ise ona “İmâm-ı Â’zam” unvanını vermiştir.
Ebû Hanîfe’nin Yaşam Hikâyesi Hakkında
Ebû Hanîfe’nin yaşam hikâyesi hakkında öncelikle 699 senesinde doğduğunu ve döneminin en önemli olan bilim merkezlerinden bir tanesi Kûfe üzerinde dünyaya geldiğini hatırlatalım. Babasının ismi Sâbit olarak bilinirken dede ismi ise Zûta şeklindedir. Onun “Hanîfe” şeklindeki künyesini neye dayanarak aldığı noktası ise çok açık değildir.
Ayrıca Ebû Hanîfe adı, Arapça dilinde “Dokka/Kalem Babası/Divit” manalarına gelmektedir. Bu adın Arapça dilindeki “gönülden tertemiz bir biçimde iman eden” manasına gelen “hanîf” sözüne nisbeten “hanîflerin babası” biçiminde talebelerince kullanıldığı düşünülmektedir.
Ebû Hanîfe’nin Ailesi ile Çocukluğu
Ebû Hanîfe’nin ailesi ile çocukluğu ile ilgili olarak öncelikle aile bireylerinden bahsetmek gerekiyor. Dedesi olan Zûta, Afganistan yakınlarında yaşamıştır ve Arapların bu bölgeyi fethetmeleri ile beraber esir düşmüştür. Sonra da Teym adındaki kabilede köle-esir olmuştur. Ancak daha sonrasında dedesi, özgür olmayı başarmıştır. Ama Ebû Hanîfe’nin sahip olduğu torunlarından İsmâil ise büyük dedesinin hiç esir düşmediğini ileri sürmüştür. Onun dedesi olan Zûta, dönem olarak Ali b. Ebû Talib döneminde Kâbil şehrinden gelmiş ve Kûfe üzerine yerleşmiştir.
Ebû Hanîfe’nin ailesi ile ilgili olarak babasından da bahsetmek gerekiyor. Onun babası Sâbit de Tirmiz, Enbar ve Nesa’da yaşam sürmüştür. Hatta oğlu Ebû Hanîfe’nin de bu Enbar üzerinde dünyaya geldiği kimilerince iddia edilmiştir. Başka bir dönem yerleşmiş olduğu Kûfe şehrinde ise kumaş ticareti ile meşgul olmuştur. Babası varlıklı ve aynı zamanda dindar bir zâttır. Onun Ali b. Ebû b. Talib ile de görüşmüş olduğu; hem kendi hem evladı hem de zürriyeti için onun duasını almış olduğu rivayet edilir.
Ebû Hanîfe’nin ailesi, o dönem Horasan’da ileri gelenlerden bir kimsenin soyundan gelmektedir. Bu nedenle Arap soyundan olmadıkları da kesindir. Bu noktada Fars olduklarına dair görüşler ağır basar. Bazı tarihçi kimseler ise Babil üzerinde yaşamış olan bir Arap olduğunu ileri sürmüştür.
Ebû Hanîfe’nin Eserleri
Ebû Hanîfe’nin eserleri, oldukça önemli kaynaklardır. Onun derslerinde çözüme kavuşturulan nazarî ve fiilî fıkhî mevzuların sayısının ise neredeyse altı yüz bin sayısını geçtiği rivayet edilir. Ayrıca İmam-ı Matüridi, Ebû Hanîfe’den gelen bazı kelâm bilgilerini eserleştirmiş ve kitap haline getirmiştir.
Yetiştirmiş olduğu öğrencilerinin sayısı ise ortalama dört bine yaklaşır. Bunlar içerisinden yedi yüz otuz kadarı ilim alanında çok yükselmiştir. İçlerinden tam kırk tanesi ise ictihad seviyesine çıkabilmiştir. Bazı yazar isimlerin onun dersleri ile yetişmiş olan talebelerin ad ve künyelerini, ayrıca mensubu oldukları tüm şehirlerin adlarını tespit etmiş ve yazmışlardır. Ebû Hanîfe’nin eserleri ise şu şekilde sıralanabilir:
- El-Fıkhu’l-Ekber: Bu eser, Onun oğlu olan Hammad tarafından babasından nakledilmiş en ünlü eseridir. Ayrıca ayrı silsileler halinde günümüze dek gelmiş birbirinden bazı kısımları farklı olan üç ayrı nüshası bulunur. Bu kitap başta âlim isimlerden el-Matûridi olmak üzere pek çok âlim kimse tarafından şerhedilmiştir. Aynı zamanda defalarca kez de Türkçe diline tercüme edilmiştir. Ehl-i Sünnet akidesini ise çok kısa, öz şekilde ve ihâtalı bir biçimde ifade eder.
- El-Âlim ve’l-müteallim: Bu eser, bir risâledir. Bu risâle içerisinde talebesi Ebû Mukatil’in sormuş olduğu sorular, onun tarafından yanıtlanmıştır. Bu eser de yine Kahire Kütüphanesi içerisindedir. Pezdevî de bir mukaddimesi içerisinde bu kitabın Ebû Hanîfe’ye ait bir kitap olduğunu zikreder.
- El-Fıkhül-Ebsât: Bu kitap, oğlu olan Hammad, talebesi olan Belhi ile Ebû Yusuf tarafından rivayet edilmiş bir kitaptır. Soru ve cevao şeklindedir; yazma nüshaları ise yine Kahire Kütüphanesi içerisindedir. Ayrıca Atâ el-Cürcâni adındaki zât tarafından şehredilmiş bir eserdir.
- El-Vasıyye: Bu eser, hem Avrupa kütüphanelerinde hem de Kahire Kütüphanesi içerisinde muhtelif bazı nüshaları olan bir eserdir. Ayrıca şu isimlerce yazılmış bazı şerhleri vardır: Molla Hüseyin bin İskender el-Hanefî, el-Hâdimî, el-Babertî. Ayrıca Ayasofya, Selim Ağa, Nûru Osmaniye ve Bâyezid gibi bazı kütüphaneler içerisinde yazma nüshaları da bulunur.
- Er-Risâle: Ebû Hanîfe’nin eserleri arasında yer alır. Onun tarafından Basralı olan Ebû Osman el-Bettî ismindeki bir âlime gönderilmiştir. Kendi üzerine Mürcie’den olduğu konusundaki ithamları da burada reddetmektedir. Bu eser, yukarıda saydığımız rivayetler doğrultusunda el-Pezdevî’nin aynı yerde olan şehadeti üzerinden imama nisbet edilir. Ayrıca yazma nüshaları ise yine Kahire Kütüphanesi içerisinde mevcuttur.