Ebû Muhammed El-Yemenî, Evliyânın büyük isimlerinden bir tanesidir. Asıl adı ise şu şekilde geçer: Abdullah b. Âbdürrahmân b. Osman el-Mu’terid el-Yemenî. Ebû Muhammed El-Yemenî’nin bilinen künyesi ise Ebû Muhammed şeklindedir. El-Yemenî, hem bir âlimdir hem de kâmil ve tevâzu sahibi olan bir zât olarak tanınırdı. Ayrıca Allah için gönlünü vermiş olan bir kimseydi. 830 yılı itibariyle de hayata veda etti.
Ebû Muhammed el-Yemenî ile ilgili bilinen bir diğer bilgi ise Kur’ân-ı Kerîm’i çok fazla okuduğu yönündedir. Bu konuda bir benzeri de aslında yoktu. O, Kur’ân-ı Kerîm’i aldığı zaman, içini bir titreme ile korku duygusu sarardı. Ama okumaya başlaması ile beraber bu korku ve titreme de son bulurdu. Bu nedenle ona “Nedîm-ül-Kur’ân-ı”, yani Kur’ân-ı Kerîm’in dostu-arkadaşı denmiştir. Ebû Muhammed El-Yemenî ise şu şekilde bir anlama gelen bir ifadede bulunmuştur: “Beni ona yakınlaştıracak olan bir ibâdet yolunda olmayı Allah’tan istedim. O da bana, kitabını, Kur’ân’ı okumayı nasip eyledi.”
Bir Talebesinin Rivayeti
Bir talebesinin rivayeti çerçevesinde bu öğrencinin ağzından şunları anlatabiliriz… “Bir gün Yemenî’nin yanındaydım. O sırada bir kadının bağırdığını ve doğum anı geldi diye söylediğini duyduk. Yemenî ise Yâsîn Sûresi’ni okumasını ve selâmet bulacağını söyledi. Biraz sonrasında ise şu anda o kadının erkek bir evlad doğurduğunu ve adını da Ali koyduğunu ifade etti. O sıra gidip ne olup bittiğini öğrendiğimde gerçekten hocamın dediği gibi olduğunu da öğrenmiş oldum.”
Yemenî Şöyle Anlatır…
Yemenî şöyle anlatır… Onun ifadeleri üzerinden olayı şu şekilde anlatabiliriz: “Rüyamda kendimi Allah’ın huzurunda gördüm. Her yanı bir nur sarmıştı. Huzurda hem Muhammed aleyhisselâm, hem hocam Geylânî, Zeyla’î ve Ebü’l-gays b. Cemîl vardı hem de velî isimlerden pek çok zât vardı. Ayrıca orada bir de halı bulunuyordu ve herkes etrafına toplanmış şekildeydi. Ayağımda nalın bulunmasına rağmen bana “halıya bas” dediler. Denildiği gibi yaptım ve oraya oturdum. Sonrasında hocam Ebü’l-Gays ayağa kalktı, bana bir tane giyişi giydirmek istedi. Ancak Resûl’ün işareti sonrasında yerine tekrar oturdu. Server-i âlem, mübarek elleri ile benim başım üzerine beyaz renk bir tülbent koydu. Sonrasında ise hocam Ebü’l-Gays’a bir takke giydirdi. Burada bulunanlar ise tekbîr getirdiler.”