Şam bölgesinde eğitim almış olan büyük bir alimdir. Şam şehri yakınlarında Daran köyünde yaşadı. Bu yüzden Ebû Süleymân-ı Dârânî olarak bilinir. 205 (m. 820)’de Şam şehrinde öldü. Türbesi Şam’dadır. Süfyân-ı Sevrî gibi büyük zatlardan dersler almıştır. İkram konusunda oldukça ilerde olan biri olarak tanınmıştır. Ahlaklı, sevecen ve kibar biri olarak nam salmıştır. Bu özellikleri ona Reyhân-ül-kulûb isminin yakıştırılmasına yol açmıştır. Nefis terbiyesi konusunda uzun süreler çalıştı ve bu konuda taviz vermedi. Söylendiğine göre ümmette onun kadar açlığa dayanan biri olmadı. Bu sebepten “Bündâr-ül-Câiîn” olarak anıldı. İlim konusunda oldukça ileri seviyelere geldi. Güzel sözleri ve nasihatleri ile de adını duyurdu.
Ebû Süleymân-ı Dârânî Talebeleri
Anlattığına göre camide vaaz dinlerken çok etkilenirmiş. Ancak camiden çıktıktan sonra bu etki geçermiş. İkinci kez dinlediğinde yine etkilenmiş ancak bunun da etkisi uzun sürmemiş. Son dinleyişinde ise etkisi eve gidene kadar sürmüş. Bu durumun ardından evdeki musiki aletlerini kırarak doğru yolda yürümeye karar vermiş. Rivayetlere göre ders verirken bir öğrencisi yanına gelmiş ve fırının ısındığını söylemiş. Ne pişirmeleri gerektiğini sormuş. Ebû Süleymân Dârânî talebeleri için derse devam etmiş ve yanıtsız bırakmış. Öğrenci soruyu birkaç kez tekrarlayınca gidip içine girmesini söylemiş. Öğrenci alimin bir bildiği olduğuna güveni ile gidip fırına girmiş. Ders bitince alim gidip öğrenciyi fırından çıkarmalarını söylemiş. Dersi dinleyenler gerçekten de öğrencinin fırına girip girmediğini sormuşlar. Hoca öğrencisinin sadık olduğunu ve ona muhalefet etmeyeceğini söylemiş. Fırına baktıklarında öğrenci oturuyormuş ve hiçbir zarar görmemiş.
Ebû Süleymân-ı Dârânî Hazretleri
Öğrencisi olan Ahmed bin Ebü’l Havarî’nin anlattığına göre hac yolculuğuna çıktıklarında yolda su tulumunu kaybetmiş. Susadıkları zaman hocasına su tulumu kaybettiğini söylemiş. Ebû Süleymân-ı Dârânî hazretleri ellerini açarak dua etmiş. Kaybolan su tulumlarını bulmaları için Allah’tan yardım istemiş. Duası biter bitmez biri “Bu su tulumu kimin?” diye seslenmiş. Su tulumunu aldıktan sonra yola devam etmişler. Ahmed bin Ebü’l Havarî başka bir gün tenha bir yerde ibadet etmiş. Bu ibadetinden büyük keyif almış. Durumu hocasına anlattığında hocası daha fazla gayret etmesini ve bu hali insanlar içindeyken de edinmesini söylemiş.