Fatiha Suresi ve Fatiha Suresinin Genel Mesajları herkes tarafından en merak edilen konulardan bir tanesidir. Hem anlamı ile hem de verdiği mesajlar ile geçmişten günümüze kadar hayatımızda birçok alana sahip olmayı başarmıştır. Bu kadar farklılıkları ile yer alan bir sure olması günümüze hala aynı ışığı sunmaya devam ediyor. Bu yazı içerisinde herkes için Fatiha Suresi ve Fatiha Suresinin Genel Mesajları hakkında merak edilen tüm detayları derledik.
Fatiha Suresi Okunuşu
Fatiha suresi okunuşu;
- Bismillahirrahmanirrahim
- Elhamdulillâhi rabbil’alemin
- Errahmânir’rahim
- Mâliki yevmiddin
- İyyâke na’budu Ve iyyâke neste’în
- İhdinessirâtal mustakîm
- Sirâtallezine en’amte aleyhim
- Ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn
Fatiha Suresi Anlamı
Fatiha suresi anlamı;
- Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
- Hamd, Alemlerin Rabbi
- Rahman, Rahim
- Hesap ve ceza gününün maliki Allah’a mahsustur.
- Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
- Bizi doğru yola,
- Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet
- Gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınlarınkine değil.
Fatiha Suresi Faziletleri
Fatiha suresi faziletleri ile günümüze hız kesmeden ışık tutmaya devam ediyor. Bunlar incelenecek olursa;
Gerek yalnızca “elhamdülillâh” vb. şeklinde ifade edilen hamdin ve gerekse bütünüyle Fâtiha sûresinin değeri ve müminin dinî hayatındaki yeri hakkında birçok sahih hadis bulunmaktadır: “Zikrin en üstünü ‘lâ ilâhe illallah’, duanın en yücesi ‘elhamdülillâh’tır” (Tirmîzî, “Duâ”, 9). “Allah’a hamd ile başlamayan her önemli işin sonu güdüktür” (İbn Mâce, “Nikâh”, 19). Allah’ın resulü, Ebû Saîd b. Muallâ isimli sahâbîye, Kur’an-ı Kerîm’deki en büyük sûreyi mescidden çıkmadan bildireceğini ifade buyurmuş, sonra da bunun Fâtiha olduğunu açıklamıştır (Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’an”, 9).
Yine birçok sahih hadiste Fâtiha sûresinin şifa özelliği ile ilgili açıklamalar yapılmıştır (meselâ bk. Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’ân”, 9).
“Eûzü” veya “istiâze” diye bilinen bu cümle, bu şekliyle bir âyet olmadığı için mushafa yazılmamıştır. “Kur’an okuyacağın vakit o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl 16/98) şeklinde buyurulduğu için Kur’an okumaya başlayanlar, besmeleden önce “eûzü…” ifadesini okumak suretiyle bu emri yerine getirmektedirler.
Asıl adı İblîs olan şeytan, Allah’ın “Âdem’e secde et!” emrine uymadığı, kendisinin daha üstün olduğunu ileri sürerek emre karşı geldiği için meleklerin vatanından (melekût âlemi) kovulup sürgün edilmiş; o da imtihan dünyasında Allah’ın kullarını, O’nun yolundan ve rızâsından ayırmak için uğraşmayı kendine vazife edinmiştir (A’râf 7/11-17). Şeytan, kendine uyan diğer cinleri ve insanları da kullanarak vazifesini yapmaya çalışmaktadır (En’âm 6/112). Ancak Allah’a iman eden, O’na dayanan ve güvenen müminlere şeytanın zarar veremeyeceği ve onlara hükmünün geçmeyeceği ilgili âyetlerde açıklanmıştır (Nahl 16/98-100).
Yukarıda meâli zikredilen âyet (16/98) sebebiyle Kur’an okumaya başlayanlar “eûzü” çekerler. Ancak bunun hükmü konusunda farklı görüş ve yorumlar vardır. Bazı müctehidlere göre emir kipi kullanıldığı için eûzü çekmek farzdır. Müctehidlerin çoğunluğuna göre ise bu bir tavsiye emridir, eûzü çekmek farz değil menduptur, teşvik edilmiştir ve güzel bulunmuş bir davranıştır.
Kötülüğe karşı bile iyilik yaparak insanlardan gelecek belâyı defetmek, eûzü çekerek de şeytandan gelecek olan vesvese ve kışkırtmayı kendilerinden uzaklaştırmak Kur’an’ın, müminlere tavsiyeleri arasında yer almıştır (bk. Mü’minûn 23/96-98). Eûzü, bir yandan böyle maddî ve mânevî şerleri, kötülükleri defetmeye ilâç olurken diğer yandan kulun imtihan şuurunu tazelemekte, insanın ulvî yönü ile süflî yönü arasında ömür boyu sürüp giden ve onu geliştirmeyi, olgunlaştırmayı sağlayan mücadelede uyanık ve tedbirli olmayı telkin etmektedir.