Fazl-ı Hak Hayrabadi Kimdir? Eserleri ve Hayatı

Fazl-ı Hak Hayrabadi, 1211 (7 Nisan 1796) yılında Hintli bir ailenin Müslüman çocuğu olarak Sitapır’da dünyaya gelmiştir. Babası, dini konularda Babürlere danışmanlık yapan ve tanınmış bir alim olan Fazl-ı İmamdır. Fazl-ı Hak Hayrabadi, küçük yaşta çok fazla eğitim almış ve 13 yaşında öğretmenlik yapmaya başlamış, bu alandaki ilk eğitimlerini babasından alarak başlamıştır. Olağanüstü bir hafızası vardı ve bu sayede dört aydan kısa bir süre içinde Kuran’ı ezberledi. Bu arada mantık, felsefe ve edebiyat gibi pek çok akli ilimler alanında kendini geliştirmiş, bir filozof olarak tanınmaya başlamış ve ünü pek çok ülkede yayılmış ve kendisinden eğitim almak üzere öğrencilere ders vermiş, kendilerini ilim konularında geliştirmeleri için yardımcı olmuştur.

32 yaşında, Kaza bölgesinde müftü olarak atanmıştır. Söylenene göre çok zeki ve iki işi aynı anda yapabilme özelliğine sahiptir. Muhammed İsmail ile Hz. Peygamber üzerine bir tartışma yaşamıştır. Tartışmanın konusu, peygamberin bir benzerinin daha olmayacağı şeklindedir ve bu konuda kendisine birkaç risale kaleme almış, bu vesile ile ünü Babür hükümdarı Bahadır Şah’a kadar uzanmıştır. Bu tartışmanın büyümesi, İsmail Şehid’in görev uzun yıllar görev yaptığı camiden sürgün edilmesiyle sonlanmıştır.

Fazl-ı Hak Hayrabadi’nin İngilizlerle Mücadelesi

Fazl-ı Hak Hayrabadi, Müslüman topluma, İngilizlere karşı cihada fetva vererek İngilizlere karşı ayaklanmaya katılma çağrısında bulundu. Bu Babür İmparatoru Bahadır Şah Zafer ve diğer isyancı liderlere fayda sağladı ve 1857 yılında Hindistan’ı işgal eden İngilizlere karşı başlatılan bir ayaklanmaya öncülük etti. Ayaklanma başarısız olduktan sonra, Mevlâna Bhairat’ı Delhi’de Taşarif’e getirildi. Davada kendisini savunması için bir avukat talep etmedi ve kendi savunmasını kendi yaparak fetvayı verdiğini kabul etti. İngilizler onu Cihad çağrısı yapmak isyana teşvik etmekle suçladı. Bu itiraftan sonra ömür boyu hapis cezasına mahkûm edildi ve tüm mal varlığına el konuldu.

Derin bilgisi ve bilgeliği nedeniyle ona ” Allama ” adı verildi ve daha sonra büyük bir tasavvuf olarak saygı duyuldu. Ayrıca imam hikmat ve kalaam (mantık, felsefe ve edebiyat imamı) unvanı verildi. Büyük bir zihin varlığına sahipti. Mirza Halib ve diğer çağdaş şairler, yazarlar ve entelektüellerle yazışması hakkında birçok hikâye bulunur. O ve oğlu Abdul al-Hak Hayrabadi, Hindistan’ın kuzeyinde Medrese Hayrabadi’yi kurdular ve burada birçok akademisyen eğitim gördü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir