Hasan Bin Ali Askerî İsnâaşeriyye Şîası’nın on birinci imamı olarak da bilinmekte olan bir İslam alimidir. 232 yılında Rebîülevvel veya Rebîülâhir ayları olarak bilinen Kasım- Aralık aylarından birinde Medine’de dünyaya gelmiştir. Hasan Bin Ali Askerî’nin Sâmerrâ’da doğmuş olduğunu belirten rivayetler de olmasına karşın tarihi kaynaklar doğum yerini Medine olarak kabul etmektedir. Babası ise İsnâaşeriyye Şîası’nın onuncu imamı olan Ali el-Hâdî’dir. Henüz çocuk sayıldığı dönemlerde yaklaşık iki üç yaşlarında iken babası aracılığıyla İmâmîler topluluğunun gerçekleştirdiği faaliyetleri daha yakından takip etmek amacıyla Abbâsî Halifesi Mütevekkil-Alellah tarafından geliştirilmiş yeni hilâfet merkezi olarak kabul gören Sâmerrâ’ya götürülmüştür. Askerisâmerrâ’ya alınarak burada ikamet etmeye başlayan Hasan Bin Ali Askerî bu nedenle Askerî adıyla anılmaya başlanmıştır. Onu tanıyanlar kendisine Zekî, Nakī, Hâdî, Refîk ve Hâlis gibi lakaplar vermiş ve bu şekilde hitap etmiştir. Hasan Bin Ali Askerî kendisinden sonra İslam ilimleri ile uğraşacak ve kendini bu yola adaycak alim adaylarına birçok eser bırakmayı hedeflemiştir. Bu nedenle yaşamını ilim öğrenmeye, ibadetler etmeye adamıştır.
Hasan Bin Ali Askerî’nin Hayatı
Her İslam alimi yaşamlarında ilim ile uğraşırken gerek aile gerekse çevresel etkenler sebebiyle zorlu yollardan geçmiş ve çetin sınavlar vermiştir. Hasan Bin Ali Askerî’nin hayatı da belirli zorluklarla uğraşarak fakat yine de İslam ilminden ayrılmayarak geçmiştir. Askerisâmerrâ’ya alındığı sürede burada yaşamaya mecbur edilmiş ve yaşamı boyunca bu bölgeden ayrılmasına izin verilmemiştir. Hasan Bin Ali Askerî’nin büyük biraderi olan Ebû Ca‘fer Muhammed babalarından çok daha önce öldü. Bu nedenle İmam Ali el-Hâdî vefat etmeden önce Hasan el-Askerî’yi kendi varisi tayin etmiştir. Babalarının ölümünden sonra Hasan Bin Ali Askerî’nin küçük kardeşlerinden olan Ca‘fer kendi halefliğini kabul etmiş ve bunun gerçekleşmesi için uğraşmış olsa da toplum tarafından ilgi görmemiştir. Hasan Bin Ali Askerî içerisinde bulunduğu Abbâsî yönetiminin onu çok sıkı bir kontrol ve baskı ile tutması sebebiyle hayatı boyunca kendisini seven ve hürmet gösteren insanlarla temas halinde bulunamamış ve iletişim kuramamıştır.
Hasan Bin Ali Askerî’nin hayatı ilim ve ibadetle geçmiştir. 260 yılının Rebîülevvel olarak bilinen Aralık ayının başlarında hastalanmıştır. Bir hafta boyunca hasta yattığı ve 8 Rebîülevvel 260 yani 1 Ocak 874 tarihinde ise vefat etmiştir. Bazı alimler Hasan Bin Ali Askerî’nin Halife Mu‘temid-Alellah’ın onun evine gönderdiği doktorlar aracılığıyla zehirlenerek öldürüldüğünü rivayet etmektedir. Cenaze namazı Ebû Îsâ b. Mütevekkil’in halifeyi temsilen kıldırılmasının ardından oturdukları evde bulunan babasının mezarının yanına defnedilmiştir. İleri ki yıllarda Büveyhî Hükümdarı Muizzüddevle bu iki mezarı da tamir ettirerek günümüzde Sâmerrâ’nın en büyük abide ve türbelerinden biri haline getirmiştir.
Hasan Bin Ali Askerî’nin Eserleri Nelerdir?
Birçok İslam alimi kendisinden sonra İslam ilimlerinde yetişecek alim ve alim adaylarına pusula olması ve suallerine cevap olması için yazılı eserler bırakmıştır. Hasan Bin Ali Askerî’nin eserleri de hem kendi yaşamı boyunca hem de ölümünden sonra büyük ilgi görmüş alimlere cevap olmuştur. Tasavvuf, hadis-i şerif, fıkıh ilimlerinde yazdığı eserler günümüzde hala dini ve ilmi eğitimler veren kurumlarda okutulmaktadır. En çok bilinen eserleri; Tefsîrü’l-İmâm el-Ḥasan el-ʿAskerî, Kitâbühû, Mâ ruviye ʿanhü mine’l-mevâʿiẓi’l-ḳıṣâr olarak bilinmektedir. Kitâbühû eserinde Hasan Bin Ali Askerî, İshak en-Nîsâbûrî’ye yazdığı birçok tavsiye ve uyarılını içeren mektuplarını bir kitap haline getirmiştir. Hasan Bin Ali Askerî kaleme aldığı bu eserleri ve diğer eserlerinde hadis, fıkıh ilimlerine değinmiş; Peygamber sünnetlerini bilmeye ve bunları uygulamaya verdikleri önemden bahsetmiştir.