Hüseyn Bin Ali ES-Saymerî (Kâdı Saymerî), 351 senesinde Basra çevresindeki Saymer üzerinde dünyaya gelmiş bir zâttır. Yaşamının büyük bir bölümünü ise Bağdat üzerinde geçirmiştir. Bu noktada ilmî çalışmalarını da yine burada devam ettirmiştir. Fıkıh ilminde hocaları Cessâs olan şu isimlerin de talebeliğini yapmıştır: Ebû Zekeriyyâ Yahyâ bin Muhammed ed-Darîr el-Basrî, Ebû Bekir Muhammed bin. Mûsâ el-Hârizmî… Kendilerin bazı hadisler almış olduğu isimler içerisinde ise şunlar yer alır: Ebû Hafs İbn Şâhîn, Dârekutnî, Muâfâ en-Nehrevânî, Ebû Bekir İbn Şâzân.
Hüseyn Bin Ali ES-Saymerî (Kâdı Saymerî), önce Medâin kadılığı görevinde bulunmuştur. Bu görev sonrasında Bağdat üzerinde Kerh bölgesinin kadılık görevine tayin edilmiştir. Vefat edinceye kadar da yine bu görev içerisinde kalmıştır. Bu süreç içerisinde Iraklı olan Hanefîler’in de bir reisi haline gelmiştir. Önceleri hem Cessâs’ın hem de kendisinin hocası olan Hârizmî’nin dersler vermiş olduğu Derbüabde Mescidi içerisinde eğitimler vermiştir. Daha sonraları ise Bağdat’ın tam batı yakasında olan Derbüzzerrâdîn üzerindeki bir cami içerisinde eğitim vermeye devam etmiştir. Ayrıca bir hac yolculuğu esnasında uğramış olduğu Dımaşk üzerinde kaldığı günler içerisinde ondan pek çok kişi hadis almıştır. Onun tanınmış talebeleri içerisinde şunlar sayılabilir: Kâdılkudât Dâmegânî, Ebû Tâhir İlyâs bin İbrâhim ed-Deylemî, Hatîb el-Bağdâdî. Daha sonra ise 436 yılının 21 Şevval tarihinde (Yani 1045 yılı 11 Mayıs günü) Derbüzerrâdîn üzerinde vefat etmiştir ve burada defnedilmiştir.
Saymerî’nin Yaşadığı Dönem
Saymerî’nin yaşadığı dönem, tam olarak Hanefî Mezhebi’nin yer değiştirdiği bir zamandır. Mezhebin yoğunluk merkezinin Irak üzerinden Mâverâünnehir bölgesi üzerine kaydığı bir döneme rastlar. Bu nedenle Kudûrî eğer istisna sayılırsa sonraki Hanefîler üstünde o zamanın Mâverâünnehir Hanefîleri biraz daha çok etkili olabilmiştir. “Ahbâru Ebî Hanîfe ve ashâbih isimli eseri, mezhebin ilk dönemlerinin tarihi bakımından çok önemli bir kaynak şeklindedir. Usule dair olan eseri, bir yandan fıkıh ilmine dair temel yaklaşımlarının bir yandan da Irak ile Mâverâünnehir Hanefîleri içerisindeki değişik bakış açılarının kavranmasına yardımcı olmaktadır.
Ayrıca Saymerî’nin yaşadığı dönem içerisinde kaleme aldığı kitap ile ilgili şunları da eklemek gerekiyor… Saymerî’nin usulünde Iraklı olan Hanefîler’den ileri gelen kimselerin benimsemiş olduğu Mu’tezilî maslahat ve hüküm anlayışı görülmektedir. Bu anlamda mükelleflerin fiilleri üzerine aklın bedîhî değer hükümlerinin olduğunu kabul etmiş olan Mü’tezile’nin kurduğu bazı görüşleri takip eder. Bu noktada Mu’tezile’nin kurmuş olduğu akıl ile şeriat uygunluğu kuralına dayalı olan nazarî sistemden ileri gelen ifade ve görüşler, Saymerî’nin görüşlerinde de bulunmaktadır. Saymerî’nin yazdığı eserde birkaç farklı yerde yinelediği bazı ifadeler, yine Mu’tezile’nin sahip olduüu maslahat anlayışını gösterir. Bir diğer yerde ise aklî tahrîmden bahsediyor olması ve bu hükmün de sem’î bir ispat ile değişebileceğini ifade etmesi, ibâha ile hazr bahsinde yine Basra Mu’tezilesi gibi bir ibâha fikrini benimsemesi, Mu’tezile görüşünü yansıtan görüşlerindendir. Ayrıca aklın herhangi bir engel olmadıkça ibâha hükmünü gerektirdiğini, yalan ile zulmün kubhuna işaret ettiğini söylemesi, yine Mu’tezilî hüküm anlayışına sahip olduğunu gösterir.
Saymerî yine eseri içerisinde meseleleri ispatlandırmada söz konusu olan aklî maslahat ile hüküm çerçevesini kullanmıştır. Bununla beraber 417 senesinde Mu’tezile Mezhebi’nden döndürülmüş olduğuna dair bazı rivayetler de vardır.
Saymerî’nin Eserleri
Saymerî’nin eserleri içerisinde o döneme kaynak olan çok önemli bilgiler yer alır. Pek çoğu Mu’tezile anlayışının da temel esaslarını yansıtmaktadır. Bu noktada engin bilgi ve birikimi ile eserler kaleme almış olan Saymerî’nin 3 ayrı eserinden bahsedeceğiz. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
- Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî: Bu eserin bugüne dek ulaşıp ulaşmadığı konusu tam bilinmemektedir. Ayrıca bu eser ile ilgili İbn Kutluboğa, birkaç tane ciltten meydana geldiğini söyler.
- Kitâbü Mesâ’ili’l-hifâf fî usûli’l-fıkh: Hocası olan ünlü âlim Cessâs tarafından yazılmış Fusûl kitabı ile beraber erken devir Irak Hanefîleri’nden bugüne dek gelen iki usul kitabından bir tanesidir. İçerisinde işlenmiş konular, benimsenmiş görüşler, terimler ve delillendirme bakımından bu kitap ile Cessâs’ın yazdığı eserde sıkı bir bağ vardır. Bu anlamda Saymerî, bir hilâf üslûbu takip ederek 133 tane usul meselesini incele aldığı eserinde genel olarak Cessâs ile Kerhî çizgisine bağlı şekilde kalmıştır. Bu iki âlim kişinin kendi aralarında ya da diğer Hanefî kişilerle ihtilâflı oldukları bazı konular üzerine ikisinden bir tanesinin fikrini benimsemiştir. Fakat eser içerisinde fıkıh ilmi usulünün deliller, kıyas, lafızlar, ictihad gibi temel konuları, çok kapsamlı şekilde işlenmemektedir. Yalnızca her konuya dair önemli olan meseleler ele alınmıştır. En çok da kıyas üzerine meseleler konusundan bahsedilmiştir. Ayrıca bu eser hem Râşid bin Ali el-Hây hem de Abdülvâhid Cehdânî tarafından bir doktora tezi şeklinde tahkik edilmiştir.
- Ahbâru Ebî Hanîfe ve aşhâbih: Saymerî’nin eserleri içerisinde günümüzde halen olan ilk Hanefî tabakat kitabıdır. Ayrıca 4040 senesi itibariyle tamamlanmıştır. Erken devir Irak dolayı Hanefî fakihleri üzerine çok önemli düzeyde bir kaynaktır. Daha sonraki pek çok tabakat kitabı açısından da bir referans teşkil eder. IV.yüzyıl son dönemlerine dek yaşamış olan Hanefîler’i konu almaktadır.