İbn-i Abdülaziz, Ömer İbn-i Abdülaziz olarak da bilinir. Künyesi ile birlikte tam ismini söyleyecek olursak da şu şekildedir: Ebû Hafs el-Melikü’l-âdil el-Eşecc Ömer ibn-i Abdilazîz ibni Mervân İbni Hakem el-Ümevî. İbn-i Abdülaziz, Mısır Valisi olan Abdülazîz ibni Mervân’ın ve aynı zamanda Hazreti Ömer (r.a.)’ın torunu olan Ümmü Âsım’ın bir oğlu olarak dünyaya gelmiştir. İbn-i Abdülaziz, Medîne-i Münevvere’de dünyaya gözlerini açmıştır.
İbn-i Abdülaziz, hem çok zeki olması hem de bir yandan oldukça kabiliyetli bir kişilik olması ile bilinirmiş. Ayrıca daha çok küçük yaşlardayken hâfızlığı ikmal etmiştir. Onunla ilgili bilgilerden bir diğeri ise onun Medîne-i Minevvere üzerinde mukim büyük tâbiî isimlerden olan Sâlih ibni Keysân’ın tedrîsâtı içine girdiğini gösterir.
İbn-i Abdülaziz’in Yetişmesi
İbn-i Abdülaziz’in yetişmesi, bazı isimlerin tesirinde gerçekleşmiştir. Enes ibni Mâlik, ayrıca dayısı Abdullah ibni Ömer ve bu mübarek şehir üzerinde yaşayan veya bazı muhtelif yerlerde yaşayıp da Hz.Peygamber’i ziyaret için Medîne’ye gelen bazı saâbî isimlerden hadisler dinlemiştir.
Haricinde o, tâbiûnun çok önemli büyüklerinden de yararlanmıştır. Onun yetişmesi konusunda oldukça önemli etkileri olan büyük isimlerden bazıları ise şunlardır: Ubeydullah ibni Abdillâh, Urve ibni Zübeyr, Saîd ibni Müseyyeb.
İbn-i Abdilaziz’in Mısır’a Gidişi
İbn-i Abdilaziz’in Mısır’a gidişi, babası ile alakalı olmuştur. Onun babası olan zât, o dönem Mısır’da valilik görevindeydi. O da bu nedenle onun yanına Mısır üzerine gitti. Ayrıca babasının ölümüne dek de burada kaldı. Sonra babasının ölmesi üzerine Dımaşk’a Halife olan Abdülmelik ibni Mervân tarafından çağırıldı ve oraya gitti. Ardından bu halife, İbn-i Abdilaziz’i kendi kızı olan Fâtıma ile evlendirdi. Akabinde Hicâz valiliği görevine onu tayin etti. O ise bu görevini Halife I.Velid dönemine dek sürdürdü.
Zühd Sahibi Olan Büyük Bir Devlet Adamı
İbn-i Abdilaziz, zühd sahibi olan büyük bir devlet adamı idi. Bu anlamda hem takvâ hem de zühd hayatını benimsemiş olan büyük bir âlimdi. Daha önceki halifeler zamanından kalmış olan lüks herşeyi kaldırttı ve beytülmale koydurttu. Ayrıca hem cariyeleri hem de köleleri azat etti. Bununla beraber her zaman halktan biriymiş gibi davrandı. İbn-i Abdilaziz, hutbelerde okunan halifelere mahsus bu duâyı, değiştirdi; tebaayı da içerisine alabilecek bir şekle getirdi. Tüm bu faziletli ve adâletli tavrı sebebiyle dört büyük halifenin sonrasında 5.halife olarak kabul edildi.
İbn-i Abdülaziz’in Uygun Bulduğu Görev Değişiklikleri
İbn-i Abdülaziz’in uygun bulduğu görev değişiklikleri arasında öncelikle zalim olan valileri ve bir de adil olmayan kadıları vazifelerinden uzaklaştırdığını söyleyebiliriz. Kabile farkı yapmadan dindarlık ve adalet bakımından iyi halde olan kişileri, görevlere atadı. Memurlara dair olan şikâyetleri inceledi, bu şikâyetlerin hepsini dikkate aldı. Yine bütün bunları dikkate alan tarzda bir yönetim oluşturdu.
Ehl-i Sünnet’e Bağlı Bir Hükümdar
Ehl-i Sünnet’e bağlı bir hükümdar olan İbn-i Abdilaziz, akîde alanında ortaya atılmış olan bazı şüphelerin iziâlesi üzerine de büyük hizmetler vermiştir. O devirde büyük bir fitne şeklinde zuhur etmiş Kaderiyye’ye ve bunların lideri durumundaki Gaylân ed-Dımaşkî’ye karşı hep Ehl-i Sünnet’i savunmuştur.
Ülkesi içerisindeki gayr-ı Müslimlerin ihtidâsı ile ilgili heyetler görevlendirmiştir. Ayrıca Horasan, Berberîler, Mısır halkı ve aynı zamanda Hint kıtası üzerindeki hükümdarların bir bölümü onun döneminde ihtidâ etmiştir. Döneminde ekonomik gelişmeler de göz önüne çıkmıştır. Vergi alanında köklü bazı düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca kalkınma ile tarıma da çok önem gösterilmiştir. Tüm bunlar yalnızca 2,5 yıl kadar bir zaman içerisinde yapılmıştır. Fazîletlerine ait da bazı müstakil eserler yazmış olan İbn-i Abdülaziz, tarihi kaynaklardan bir kısmına göre 5, bir kısmına göre de 10 Şubat 720 yılı itibariyle vefat etmiştir.