İbn-i Bint-il-Aksarâyî, hem bir fıkıh hem de bir tefsir âlimi olan bir zâttı. Tam adı ise şu şekilde geçer: Muhammed b. Ahmed b. Yezîd b. Muhammed es-Serâî el-Acemî el-Kâhirî. Bilinen künyesi ise “Ebü’s-Se’âdât” şeklindedir. Ama o en çok İbn-i Bint-il-Aksarâyî adı ile bilinir ve anılırdı. Babasının adı ise Mevlânâzâde şeklindeydi. Oğullarının isimleri Emîr Yahyâ ile Bedrüddîn Mahmûd idi. Aynı zamanda Şemsüddîn el-Aksarâyî onun dedesi oluyordu.
İbn-i Bint-il-Aksarâyî, 790 yılının Zilhicce ayında, ayın tam 27’sinde Kâhire üzerinde dünyaya gelmiş bir zâttı. Ayrıca 859 yılının yine Zilhicce ayı içerisinde bir Cum’a günü tam olarak ikindi namazı vaktinde vefât etmiştir. Cenâze namazı ise Kâ’be-i Muazzama kapısının tam önünde kılınmıştır. Onun kabri ise Benî Ziya kabristanının içerisinde Muallâ denilen bir yere yapılmıştır. Ayrıca kaleme aldığı eserlerinden bazıları ise şu şekilde sıralanabilir: Haşiye alel-Hidâye, Ta’lîk alel-Keşşâf.
İbn-i Bint-il-Aksarâyî’nin İlmî Hayatı
İbn-i Bint-il-Aksarâyî’nin ilmî hayatı ile ilgili olarak öncelikle küçük yaştayken babasını kaybeden ve annesi ile dedesinin himayesi altında bu gelişimini sürdüren biri olduğunu dile getirelim. Kur’ân’ı ve beraberinde pek çok farklı ilim kitabını da ezberlemiştir. Ayrıca dayısı olan Bedrüddîn’den ise hem Arabî ilimleri hem de fıkıh ilmini öğrenmiştir. Kenz ile Hidâye kitaplarının tamamen okumuştur. Abbâd b. Melikdâd’ın kendisinden usûl ilimlerini ve Fenârî’den ise Telhîs’i okumuştur. Sarf ve Arabî ilimleri, Ahmed b. Muhammed’den tahsil etmiş; huzuruna çıkıp Teshîl’i okumuştur. Ayrıca yazdığı eserler arasında yer alan Şerh-ül-Bürde, Şerh-ül-Hazreciyye ve bir de Hûd sûresine dair tefsiri okumuştur. Sonra onunla beraber İskenderiyye üzerine gitmiştir. Dokus yıl boyunca İzzüddîn Cemâ’a’nın derslerini sürdürdüğü için ondan çok istifade edebilmiş ve çok fazla ilim tahsil etmiştir.
İbn-i Bint-il-Aksarâyî ilmî hayatı içerisinde çalışkan olması ve dersleri takip etmesi, bir de hizmeti nedeniyle hocası tarafından oldukça sevilirdi. Ayrıca fen ilimlerini ise Mecdî’den ve kırâat ilmini de Ebî Amr’dan tahsil etmiştir. Hadis derslerini takip ettiği isimler arasında Tagrîbermiş Türkmânî, İbn-i Ebi’l-Mecd, İbn-ül-Küveyk gibi kişiler yer alır. Haricinde hem Tâcüddîn b. Tûnusî’den hem El-Merâgî’den hem de başka isimlerden diploma (icâzet) almıştır.
Aksarâyî’nin Ders Vermeye Başlaması
Aksarâyî’nin ders vermeye başlaması türlü âlim isimlerden icâzet (diploma) alması ile olmuştur. İbn-i Merzûk ise kendi el yazısı ile onu övdüğünü, okuttuğunu ve ona okutma selâhiyyetini verdiğini belirtmiştir. Ayrıca ona Serrâc ve İbn-i Cemâ’a da talebe yetiştirme konusunda izin veren isimlerdendi. Aksarâyî, o beldenin ünlü âlim kimselerinden biri olmuştu. Aksarâyî, dayısı olan Bedrüddîn’in ardından Müeyidiyye Medresesi içerisinde çok sayıda talebeye tefsir okutmuştur. Ayrıca Şemsüddîn Tefhenî’nin ardından da Sargatmuşiyye Medresesi içerisinde fıkıh ile hadîs dersleri vermeye başlamıştır. Haricinde Mârdânî isimli camii içerisinde de fıkıh ilmini öğretmiş, talebeler yetiştirmiştir.
Aksarâyî’nin Hacca Gitmesi ve İlim Öğretmesi
Aksarâyî’nin hacca gitmesi ve ilim öğretmesi ile ilgili ilk olarak hacca gittiği 815 yılından bahsetmek gerekiyor. Pek çok defa hacca giden Aksarâyî, ilk kez o tarihte hacca gitmiştir. Ayrıca Mekke-i mükerreme de bir mücavir şeklinde kalmıştır. Burada Cezerî’den hadîs alanında dersler görmüştür. Daha sonrasında ise Dımeşk, İskenderiyye, Âmid, Haleb ve farklı bölgelere gitmiş; buralarda bazı âlim kimseler ile görüşmüştür.
828 yılı itibariyle Kıbrıs’ın fethi için oraya giden ordu içerisinde yer almıştır. Ziyaret ettiği bir başka yer ise Beyt-ül-makdîs’tir. Aksarâyî, talebeler yetiştirmiş ve onlara hadisler okutmuştur. Ondan ve bilgi birikiminden faydalanmak isteyen çok kişi olmuş ve onun yolunu tutmuş yanına koşmuştur. Aksarâyî, Eşrefiyye Câmii içerisinde de imamlık görevinde bulunmuştur. Sürekli olarak hem ibâdet hem de ders vermek ile zaman harcamış, meşgul olmuştur.
Aksarâyî’nin Vefatı Hakkında
Aksarâyî’nin vefatı hakkında bilinen bilgiler arasında önce bir hastalık süreci geçirdiği bilgisi yer alır. Buna göre Aksarâyî, 859 yılı itibariyle çıkmış olduğu hac yolculuğu esnasında tam Mekke-i mükerreme yakınlarındayken hastalanmıştır. Bu esnada çok acı çekmiştir. Çok acı ve meşakkat çekmesine karşın yine de vazifesi için acele etmiştir. Neticede de diğer hacılardan daha önce Aksarâyî, Mekke-i mükerremeye ulaşmıştır. Sonra kudüm tavafını ve bir de sa’yini yapmıştır. Ayrıca vefât ettiği güne dek de ihramını hiç çıkarmamıştır.
Aksarâyî Hakkında Bilinenler ve Yorumlar
Aksarâyî hakkında bilinenler ve yorumlar üzerine onun çok güzel ahlâka sahip bir zât olduğunu söyleyerek başlayabiliriz. Aynı zamanda oldukça heybetli olan Aksarâyî, çevresince çok saygı gösterilen ve aynı zamanda sevilen bir kimseydi. Yine onunla ilgili söylenenlere göre o, çok fazla ibâdet ederdi ve tanıdık ya da tanımadık herkese de ikramlar yapardı.
İbn-i Hatîb ise kaleme aldığı “Nâsırıyye Tarihi” içerisinde Aksarâyî’nin babasından bahsederken şu tip bazı ifadelerde bulunur: O, Aksarâyi’nin kızından bir taneevlat bıraktı ve vefât etti. Aksarâyî büyüdü, sonra fıkıh ilmini ve başka ilimleri tahsil etti. İmamlık görevi yaptı. Aksarâyî ile Haleb’tey8ken karşılaştığım zaman, onu, faziletli, ahlâkı ve şekli güzel olan bir kişi şeklinde gördüm…