İbrahim B. Hasen El Kayrevani, Tunus bölgesinde yetişen hadis alimlerinden biridir. Asıl adı, İbrahim bin Hasen bin İshak El-Kayrevani şeklindedir. Kayrevani, Tunus bölgesinin Kayrevan kentinde dünyaya gelmiş ve burada hadis ilimlerini öğrenmiş bir alimdir. Künye ismi Ebu İshak olan İbrahim Bin Hasen; İbrahim Tunusi ve Kayrevani adlarıyla da anılır. Döneminde önde gelen birden fazla aliminden, fıkıh ve hadis ilimlerini öğrenmiştir. Doğum tarihiyle alakalı net bir bilgiye ulaşılamaz, fakat 1051 yılında Kayveran’da doğduğu topraklarda öldüğü belirtilir. Hadis, fıkıh ve kelam gibi alanlarda, geniş bir bilgiye sahip olan İbrahim Tunusi’nin aynı zamanda yüksek bir ahlaka da sahip olduğu ifade edilir. Ahlaklı olduğu kadar, faziletli olmakla da ünlüdür. Ebü Bekir Bin Abdurrahman ile Ebü İmran El-Fasi’den fıkıh ilmini; kelam ilmini ise Hüseyn bin Abdullah bin Hatim el-Ezdi’den okuyarak öğrendiği kaynaklarda geçmektedir.
Aynı zamanda İbrahim B. Hasen El Kayrevani; Abdülhamid bin Sadun ve Abdülhamid bin Saig gibi Afrika’da yaşayan bazı alimlere de fıkıh ilmi öğretmiştir. Birden çok esere de nail olmuş bulunduğu belirtilir. İbnül Mevaz’ın kitabı için, Talik’in ise herkesin dikkatini çektiğini ve aynısını yapmak isteyenler için, bir yarış hali başladığı da kaynaklarda mevcuttur. Böylelikle Bin Hasen’in ne kadar kıymetli bilgilere de sahip olduğu ifade edilir. Ayrıca kendisi de bazı kaynak eserler yazmıştır. Onun hakkında, Abdülcelil ed-Dibaci şöyle der; ilim ve amel bilgisinin en yüksek mertebesini kendisinde toplamış, bir nevi ilim bilgisiyle amil olan bir alimdir. İlim, amel gibi hepsinin bir arada sunulduğu nadir örneklerden olduğunu ifade etmiştir.
İbrahim Tunusi ve Fetvası
İbrahim B. Hasen El Kayrevani, hakkında dönemin önde gelen büyük alimleri her zaman övgüyle bahsetmiştir. İlim, amel gibi her konuda yüksek derecelere çıkmayı başarmış bir alimdir. Bagaye kentinde yer alırken; ona Resullahın ve dört halifesinin büyüklüğüne dair fetva sorulmuştur ve o da onlara kendince dile getirmiştir.
- Resulullahı görüp, O’na iman etmekle şereflenen Eshabı Kiramın her birini sevmemiz ve hürmetle saygı göstermemiz gerekir. Dört halife zâtın faziletlerinin de hilafet sıralamasına uygun şekilde olduğunu söyler. Birincisi Hazreti Ebu Bekir, ikincisi Hazreti Ömer ve üçüncüsü ise Hazreti Osman’dır. Dördüncüsü ise Hazreti Alidir. Hazreti Ali’yi her bir tanesinden üstün olarak bilmek, Ehli sünnete bağlı olan alim isimlerin bildirmiş olduğu doğru yoldan ayrılmamaktır. Fakat Eshabı Kiramın diğerlerini kötülemeyip, onları sevenler imansız olmaz. Bunlar müminlerdir, fakat Müslümanların sözbirliğinden ayrılmış olurlar. Fakat Hazreti Ali’yi Eshabın en üstünü kabul eden; altı kişinin dışındakilere dil uzatan ve onlara söven, İslamdan ayrıldıklarını iddia edenin imanı gider. Çünkü Allahü teala, Kuran-ı kerimde, ayeti kerimede ve Resulullah; hadis-i şeriflerde, Eshab-ı Kiramın faziletini, üstünlüğünü bildirir. Allahü teala, Kuran-ı kerimde mealen buyurur ki: Sizler, bütün insanlar arasında en iyi ümmetsiniz. Yani Peygamberlerin ardından tüm insanlar içinde en iyisisiniz.
İbrahim B. Hasen El Kayrevani, fetvalarından bir diğeri de; Düşmanlarımın ve akrabamın ayrıca bana yardım eden, gösterdiğim yolda gidenlerin sevgisinde hakkımı koruyunuz. Onları sevmek koşuluyla benim peygamberlik görevi hakkımı korumuş kişileri Allah; hem dünya hem de ahirette zararlardan ve belalardan korumaktadır. (Ama) Benim peygamberlik hakkımı düşünmeyip de o kimseleri incitmiş olanları ise Allah hiç sevmez. Allah’ın sevmediği kişilere azab etmesi (vermesi) de çok yakındır. Tunusi’nin bu fetvası, dönemin önde gelen alimleri tarafından fazlasıyla beğenilmiş ve değer görmüştür.