İmam-ı Rabbani gerçek adı İmam Rabbani Şeyh Ahmed el-Faruki el-Sirhindi’dir. H. 971 (M. 1564) yılında doğmuş, Hintli bir İslam alimidir. Kendisi Hanefi mezhebine bağlı bir Sufi alimiydi ve tasavvufla ilgilendi. Babür Hint İslam devletinde farklı görüşleriyle bilinir ve bu yüzden bazı tarihçiler tarafından Hint İslam’ını antisemitizme yönlendirmekle suçlamış ancak bazıları tarafından ise kötülükleri dizginlemeye çalıştığını savunmuşlardır. Nakşibendiyye tarikatına mensup, müceddid-i elf-i sânî unvanıyla tanınmıştır. Soyunun aslen II. Halife’ye dayandığı iddia edilmiştir ancak bu konuda bir kanıt bulunmamaktadır.
Ahmed el-Faruki, İslam hakkındaki eğitimlerine küçük yaşta babası tarafından başlamış ve çocuk yaşta Kadiriyye tarikatına intisap etmiştir. Daha sonra Siyâkût’a gitmiştir ve burada hocası Yakup Keşmiri’den hadis ilimleri öğrenmiş, Behlül Badahşani’den tefsir eğitimleri almıştır. Aynı zaman da akli ilimlere de yönelmiş ve hadis eğitimleri aldığı Yakup Keşmiri’ye intisap etmiştir. Dini ve akli eğitimlerini tamamladıktan sonra doğduğu yere geri dönmüş, 3 yıl burada kaldıktan sonra 20 yaşında intisap ettiği hocası Yakup Keşmiri’nin de yardımıyla Ekber Şah sarayına girmiş ve tefsiz yazan Feyzi’ye destek oldu. Bazı konularda eleştirildi ve burada dostluk kurduğu bazı kişilerle arası açıldı.
Nakşibendi Tarikatına Girişi
Bu olaylardan sonra İsbatü’n nübüvve adlı eserini yazmıştır. Bu eser aynı zamanda onun ilk eseridir. Daha sonra Şirhind’e geri dönmüş ve tasavvuf eğitimine devam etti. 1007 (M. 1598) yılında babası vefat etti ve aynı yıl hac ibadetini gerçekleştirmek üzere çıktığı seyahatte Hacı Baki-Billah ile tanıştı. Onun sayesinde Nakşibendi tarikatına girdi ve süre onun yanında kalarak kendisine intisap etti. Kendisiyle Baki-Billah ölene kadar mektuplaşmaya devam etti ve öldüğünde oğullarının eğitimini üstlenmesini istedi. Kısa sürede en önemli bir konuma erişti ve onun en gözde halifesi oldu.
Sirhindî’nin Mahkûm Edilmesi
2028 senesinde Sirhindî’nin namı saraya kadar geldi ve dönemin Babür sultanı tarafının huzuruna çıkartıldı. Kendisinden önde gelen Tâceddin Osmânî ve Şeyh İlâhdâd gibi halifelerin önüne geçmesi, kendisine kuşkuyla bakılmasına sebep oldu ve sorduğu sorulardan tatmin olmayan hükümdar Cihangir tarafından sahtekarlıkla suçlanarak mahkum edildi. Kimilerine göre bu tutuklanmanın sebebi, Cihangir’e boyun eğmeyi reddetmesidir. Mahkumiyeti çok uzun sürmedi ve bir yıl sonra serbest kaldı ve kendi isteği ile sarayda kaldı. Bir süre sonra saraydan ayrılmış ve kendisine celâl sıfatı verilmiştir. Daha sonra saraydan ayrılırken sultana biat ettiğini beyan etti. Doğduğu topraklarda İslam adına pek çok değerli eser bırakan ve öğrenci yetiştiren Sirhindî, 1034 yılında vefat eder.