Allah’a iman ve Müslümanlık, O’ nun var ve tek olduğuna, tüm aşkın sıfatlarıyla nitelenmiş ve eksik sıfatlardan uzak ve üstün olduğuna inanmaktır. Diğer bir deyişle Allah hakkında zorunlu, lazım, câiz ve imkânsız sıfatları bilerek bu şekilde anlamaktır. Tüm her şeyi bilen ve her şeye gücü olan bir tanrıya inanmak, ergenlik zamanına ulaşmış ve akıllı her gencin ilk ve tek sorumluluğudur. İlâhî dinlerin kesintiye maruz kaldığı zamanlarda yaşamış olan ya da hiçbir dini duymamış insanlar da bir tanrı inancına vakıf olmakla sorumludurlar. Çünkü insan yaratılıştan elde ettiği salt ve aşkın güce inanma iç güdüsü ile kainattaki akıllarda durgunluk yapan muhteşem uyumu gördükten sonra bu sistemi gerçek yapan tek ve benzersiz yaratıcının olduğuna basitçe ulaşır.
Allah ne demektir?
Allah’a iman, Allah’ın tek ve bir olduğuna, tüm güzel sıfatlarla nitelenmiş ve eksik sıfatlardan münezzeh ve yüce bulunduğunu kabul etmektir. “Allah” sözcüğünün, kendisine ibadet edilen üstün yaratılmışın özel ismi olduğunu onaylayan düşünürler bu mevzu ile ilgili açıklamaları sırasında Allah’ı şöyle tanımlamışlardır: “Allah, varlığı gerekli olan ve tüm övgülere yaraşan üstün yaratıcının adıdır.” buradaki “varlığı gerekli olan” ifadesi, Allah’ın olmamasının düşünülemeyeceğini, var olmak için başka bir varlığın Allah’ı meydana getirmesini ve onun desteğine ihtiyacı olmadığını, ve öyle ki Allah’ın, kainatın yaratıcısı ve idarecisi olduğundan bahsetmektedir. “Tüm övgülere yaraşan” ifadesi ise, mükemmellik ve benzerinden üstün gibi sıfatlarla nitelendiğinden bahsetmektedir. Allah sözcüğü, İslâmî yazılarda, gerçek tanrının (ibadet edilen yaratıcının) ve tek yaratıcının özel ismi olarak bahsedilmiştir. Bu yüzden Allah’tan başka herhangi bir canlı veya cansıza isim olarak verilmemiştir.
İman ne demektir?
İmanın anlamı sözcük olarak, “bir insanı söylediği konuşma ile onaylamak, doğrulamak, dile getirdiğini kabul etmek, iç huzuru ile benimsemek, diğer kişiye güven vermek, şüpheye mahal bırakmayacak biçimde kalpten ve ruhen inanmak” anlamlarına gelmektedir. Terim olarak da, Hz. Muhammed’i, yüce Allah’tan getirdiği hiç şüphesiz bilinen karalarda onaylamak, onun bahsettiği şeyleri tereddüt etmeden almak, bunların hakikat ve yalan olmadığına içten inanmak demektir. Buna göre; imanın gerçeği ve varoluşu kalbin onayıdır. Kalbin onayı imanın değişmeyen birincil kavramıdır. İmanla bilgi arasında aşırı yakın bir ilişki bulunmaktadır. Her inanmış Müslüman kişi, neye inandığını bilir, ama her bilinen şey inanmayı mecbur kılmaz. İnanılacak meselelerle ilgili bilgiye iman olarak kabul edebilmek için, kişinin içinde ve ruhunda özgür iradeye bağlı bir kabul edişin, kendini vermenin ve onayın bulunması elzemdir. İman edene insana sevap, etmeyene ise de günah yazılmasının sebebi, insanın kalben bağlılığının ve onayının olup olmadığıdır.
İmanın Şartları nelerdir?
İmanın şartları altı adettir. Bunlar Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, hayır ve kadere inanmaktır.
- Allah’ın varlığına ve tekliğine inanmak:
Allah, tüm yaratılmışları yoktan yaratan, yöneten, başı ve bitişi olmayan, ebedi güce sahiptir.
- Meleklerine inanmak:
Melekler; tanrının diğer kulları olup; arzu ettikleri şekle girebilen, yorulmayan, sıkılmayan, çoğalmayan ve sürekli Allah’a itaat eden varlıklardır.
- Kitaplarına inanmak:
Allah, peygamberleri aracılığıyla canlılara kitaplar göndermiş; emir, yasak, sevap ve ceza kararlarını insanlara aktarmıştır.
- Peygamberlerine inanmak:
Allah, insanlardan birkaçını elçi olarak göndermiş, emir ve yasaklarını kullarına bu şekilde anlatmıştır.
- Ahiret gününe inanmak:
Kıyamet kopunca canlılar mezarlardan ayaklanacak ve bu şekilde ahiret zamanı başlayacaktır.
- Kaza ve kadere inanmak:
Allah’ın, insanın edeceği iyi ve kötü hareketleri önceden bilmesine “kader”; zamanı geldiğinde bu olayları yaşatmasına da “kaza” denir.