Genellikle içinde yaşadığımız toplumda çocukların eğitim bilgileri hakkında yanlış anlamalar vardır. Özellikle Batı temelli kitaplar çocukların eğitimi için kılavuz olarak kabul edilir ve tıbbi ve sosyal gelişimi ifade ettikleri varsayılır. Son zamanlarda Müslüman ailelerden bu tür kitaplara olan talep artmaktadır. Elbette bu kitaplarda muhakeme için kullanılabilecek bazı veriler var. Ancak çoğu durumda, bu tür kitaplar çocukları kapitalist toplumun gerçeklerine entegre etmek için yazılmıştır. Böyle bir araştırmada çocuklar her zaman sevilir, asla kızmaz ve hayatın merkezine getirilir, ihtiyaçları her şeyden önce gelir. Aşık görmezden gelse bile geleceğin değerlendirmesi de kutsanır. Batı pedagojisinde çocuklar prens ya da prenses olarak kabul edilir ve onlara en modern fırsatları sağlamak için tüketim kültürünün dini özellikleriyle bağlantılıdır. Ancak bu olayı Kuran’ın bütünlüğü açısından ele aldığımızda, çocukların sevilen ve şefkatli yaratıklar olduğunu söyleriz; ancak asıl mesele genellikle onların sınav olarak uygulayabildiklerini görürüz.
Yani Yüce Allah bize çocukların eğitimi alanında ölçebileceğimiz önemli işaretler göstermiştir. Burada vurgulanması gereken bir diğer nokta, insanların sadece ebeveynlerin çocukları üzerinde belirli haklara sahip olduklarına, çocukların ise ebeveynleri üzerinde hiçbir haklarının olmadığına inanmalarıdır. Ancak Kuran’da anne babaya “kızgın” olduğu bile söylenmez. Vurgulanması gereken, onlara zarar verecek tutum ve davranışlardan kaçınılması gerektiğidir. Ayaklanma taşı. Çocuklarımız laik eğitim almaya başladıklarında, yasak Kuran eğitimini aldıklarında neden “kar yağdığını” ve neden “gardiyan” olduklarını öğrenmelidirler. Sınıf, bayramlarda ve ülke büyüklerinin karşılanmasında sınıfa neden Türk bayrağının verildiğini bilmeli ve soğuk havada Türk devletini korumalıdır. Ebeveynler, çocuklarımız eğitime başladığında “Bu nedir, bu nedir? Sorusuna sabırla cevap vermeli, çocuklarımıza bahsettiğimiz soru, soru ve nedenleri, oyun oynayarak ve gerektiğinde sohbet ederek sabırla cevaplayabilmelidir.
İslam’da Çocuğun Önemi
Yüce Allah’ın bize verdiği en güzel nimetlerden biri de çocukların nimetleridir. Küçük bir topluluk olarak ailenin ve büyük bir topluluk olarak ülkenin geleceği için en güçlü garanti ve en büyük umut çocuklardır. Bu nedenle ailenin en kutsal ve en önemli görevi çocuklarını büyütmek ve onları fiziksel ve zihinsel olarak güçlendirmektir. Ebeveynler önce çocuklarının haysiyetine dikkat etmeli ve bunun için birincil sorumluluğu üstlenmelidir. Ahlak bilginlerinin kabul ettiği ve kabul ettiği bir şey, annesinden bir çocuk doğduğunda, “birliğe inançla”, Tanrı’ya inanarak, temizlikle ve masumiyetle doğduğudur.
Çocuklara Dini Öğretmenin Yöntemleri
Dini ilkeler, çocuğun kendisine söylenenlere hâkim olduğu ve düşüncelerini az çok ifade edebildiği çağdan itibaren öğretilebilir. Bu konuda öğretilebilecek ilk şey bütünlüktür. Tanrı inancı çocuklara umut ve bağlılık duygularını güçlendirmek için anlaşılması kolay ve anlaşılması kolay bir dille anlatılmalıdır. Buna ek olarak, temyiz çağında, Tanrı’nın korkusunu ve sevgisini gerektiği gibi aşılamak, böylece vicdanında olağanüstü bir otoritenin varlığını hissedebilsin ve bu da iyiliğini ödüllendirecektir.
İslam’da Çocuk Sevgisi
Dinimizin öngördüğü medeniyet ve kültürel değerler, çocukların yaşına, düzeyine ve mizacına göre zamana yayılmalı ve toplumumuza vermek için tüm eğitim erişimlerinden yararlanılmalıdır. Ebeveynler bu konuda yetersiz olduklarını düşünüyorlarsa bilgi, etik ve eğitim konusunda güvendikleri kişilerden yardım ve destek almalıdırlar. Kısacası çocuklar, tıpkı Allah’a olan güven gibi toplumun ve insanın ana babasına geçici güvendir. En başarılı ebeveynler, güveni gerektiği gibi koruyarak o oğlunu insanlığa ve gerçek efendi Tanrı’ya adayabilenlerdir. Bu kısa ömürlü dünyayı terk ettikten bir gün sonra “hoş bir ses” bırakabilmelidir. İslam’da çocuk sevgisi oldukça hassasiyet bir biçimde ele alınmış konulardan olmuştur.