İznikî(Ebü’l-Fazl Mûsâ), Osmanlı Devleti’nin ünlü ulemâlarından ve evliyalarındandır. Gerçek ismi İznikî(Ebü’l-Fazl Mûsâ)’nin, Mûsâ bin Hacı Hüseyn’dir. Künyesi İslam aliminin, Ebü’l-Fazl diye kaynaklarda geçiyor.
Çoğunlukla ünlü İslam alimi eserlerinde, İznikî nisbetini kullanmıştır. İznik’te yaşamını sürdürdüğüne dair tahmin yürütülmekle birlikte, henüz doğum tarihiyle ilgili net bilgi hiçbir kaynakta geçmiyor. Fakat ünlü alim, 838 yılında vefat ettiği de kesin olarak kaynaklarda yer alıyor.
Hayatı
Aslında detaylı şekilde ele alındığında diğer İslam alimlerinden kesinlikle bir farkı yoktur… İbadetle ve Allah’ı düşünmekle hep geçmiştir. Mütevazi bir yaşam sürdüğü için hayatıyla ilgili net bir bilgiye ulaşmak maalesef mümkün değildir… Sadece eserlerinden elde edilebilen bilgiler baz alındığında, memleketinde dinin temel bilgilerini öğrendiği, sonra da 30 yıl seyahat ederek ilim öğrettiği kanısı vardır.
Eğitim Hayatı
İznikî(Ebü’l-Fazl Mûsâ)’nın eğitim hayatı; İznik, Bursa’da ve Hicaz’da geçmiştir. Öncelikle İznik ve Bursa’da ilim öğrenen İslam düşünürü, sonrasında da hac görevini yapabilmek adına Hicaz’a gitmiştir. Orada da Behâeddîn-i Buhârî2nin öğrencilerinden olan; büyük evliyalar ve alimler içerisinde yer alan, Hâce Muhammed Pârisâ’nın sohbetlerine katılmıştır. Böylelikle hem ilmi ilerledi hem de tasavvuf noktasında çok yüksek noktalara çıktı.
Fıkıh, ahlak, kelam, tasavvuf ve tefsir gibi pek çok konuda da bilgiler edinerek, nefsini de aynı zamanda terbiye etmiştir. Hz. Muhammed(SAV) Efendimizin, özellikle güzel ahlakıyla ilgili hususları, İslam düşünürü kendine örnek hep almıştır. Herkes tarafından örnek alınacak, kamil insan olgunluğuna ulaşmıştır. İslam’ı en iyi şekilde öğretmek adına Anadolu’ya gönderilmiştir.
Şemseddîn Muhammed Buhârî, Mehmed Çelebi, İkinci Murâd Hân ve Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân ile de görüşerek Osmanlıda ki görevli devlet adamlarına da önemli nasihatlerde bulunmuştur.
Gerek güzel ahlakıyla, gerekse engin bilgisinin yanında merhametli ve şefkatli oluşuyla da çok fazla sevilmiştir. Gençlik dönemlerinde ilmini iyice geliştirerek, yaşlandığında da çok iyi şekilde insanların faydalanması için dağıtmıştır.
Farsça’yı ve Arapça’yı İznikî(Ebü’l-Fazl Mûsâ), çok iyi öğrenmiştir. Böylelikle Farsça ve Arapça dillerinde yazılan çok sayıda önemli eserleri de Türkçe olarak tercüme etmiştir. Tercümeleri yaparken özellikle aynı şekilde almamıştır. Aksine kendi bilgisini ve insanların anlama tarzlarına göre göre yazmıştır. Bu yüzden de, ortaya çıkmış olan eser, tercümeden daha çok te’lif tarzında bir esere dönüşmüştür.
Tercüme adı altında te’lif etmiş olduğu eserler; çok iyi üslupla ve akıcı bir dille okuyanları adeta büyülemiştir. Eserlerinden de alimin, gayet iyi Arapçaya, Türkçeye ve Farsçaya hakim olduğunu anlamak mümkündür… En çok da İzmit’te yaşayarak, oradan da feyz neşretme ve ilim öğrenme gibi önemli hususlarla meşgul olduğu anlaşılmıştır. Fakat İznikî(Ebü’l-Fazl Mûsâ)’den ilim öğrenen kişileri net olarak bilmek mümkün değildir.
İznikî(Ebü’l-Fazl Mûsâ)’nin Önem Eden Eserleri
İznikî(Ebü’l-Fazl Mûsâ)’nin önem arz eden eserleri şöyle sıralanabilir:
– Kitâb-ül-Mi’râc: Arapça diliyle te’lif edilmiştir. Özellikle farklı kitaplardan da yararlanılarak; Hz. Muhammed’in mi’râca çıkarılması ve orada ki gerçekleşen olaylar akıcı şekilde Arapça diliyle anlatılmıştır.
– Enfes-ül-cevâhir: Türkçe tefsiri hazırlanırken; Hâzin-i Bağdâdî’ ve Ebü’l-Leys-i Semerkandî eserlerinden faydalanılmıştır.
–Münebbih-ür-râkıdîn: Ahlaki ve tasavvuf ile ilgili önemli bilgilerin ihtiva edilmesiyle te’lif edilen eser olarak karşımıza çıkıyor.
-Hısn-ül-hasîn fî menhec-iddîn: Eseri aslında, İbn-i Cezerî’ye kaleme aldı… Ayrıca Hısn-ül-hasîn adı verilen eser, Emîr Buhârî düşünülerek Türkçe dille tercüme yapıldı…
-Tercüme-i Fasl-i hitâb: Hâce Muhammed Pârisâ’nın “Fasl-ül-hitâb” isimli eserinin tercümesidir.
-Kısâs-ül-Enbiyâ: Türkçe diliyle tamamen yazılan eser, Bütün peygamberlerin yaşamını ele almıştır.
–Zâd-ül-ibâd: Farsça dilinden Türkçe diline tercümesi yapılan bu eserde; tasavvuf ile ilgili bilgilerde ki incelikler anlatılmıştır.