Kuran’ın anlatım ve üslubun güzelliği, zenginliği, pek çok şeyi az kelime ile ifade etmesi gibi pek çok özelliği ruhun akıcılığını ve ahengini etkiler, harfleri ve kelimeleri seçerken ruhu okşar. Bütün İslam alimleri, Kuran’da bu tür bir güzel sözün sağlanamayacağı konusunda hemfikirdirler. Bu nedenle peygamberimizin en büyük mucizesi Kuran’dır. Pek çok insan sadece Kuran’ın “Bu güzel kitap asla bir insan kelamı olmayacak. Bu sadece Allah’ın kelamıdır” diyerek dinlediler ve imana geldiler. Kuranı Anlamanın Yolu;
Kuran o kadar tatlıdır ki, en tatlı şeyleri bile tekrar tekrar okumak Kuran’ı okuyanlar için söz konusu değildir. Eski çağlardan beri herkes “Kuran” ın bir mucize olduğunu biliyordu, kalplerini çürütmemiş, bozulmayanlara tatlılık katıyor.
Kuranı Anlamanın Yolu
Rabbimizin bize buyurduğunu nasıl doğru anlarız? “Bu benim” Kuranı algılama biçimimdir. Bazı ilahiyatçılar farklı açıklamalar getirdiler. Mezhepleri ve yorumları ifade etmenin birçok farklı yolu vardır. Mezhepler arasında bile, Kuran’ın anlaşılmasında ince veya büyük farklılıklar vardır. Kuran’ı doğru anlamak için Arapça öğrenmek gerekli mi? Kuran’ı kendimiz anlayamaz mıyız? Bazılarının başı Kuran adına kesilirken, diğerleri dini amaçlarla veya zina için kullanabilir. Bazıları Kuran’da çelişkiler olduğunu iddia ederken, diğerleri bunun aksini ispatlamaya çalışmaktadır. Bir öğretmeni dinliyoruz, başka bir öğretmeni dinliyoruz, diğerini! Hepsi benim haklı ve yanlış olduğumu söylerken, diğerleri bunun yanlış olduğunu düşündü. Hangisinin doğru olduğunu nasıl bileceğiz? Sevgili Müslüman! “Kıyamet” de boğulmaktan kaçınmak ve hayatınızı her şeye kadir Yaradan’a teslim etmek istiyorsanız, lütfen şu noktaları sıkıca kavrayın:
Her mümin, Kuran’ı doğru anlamak ve doğru yaşamakla yükümlüdür. Kıyamet Günü herkese yaptığı her şey ve Kuran sorulacak. Kıyamet günü kimse “Kuran’ı okumadım, anlamadım. Hocamın, cemaatimin vb. bu ilahiyatçıların veya din bilginlerinin beni yanılttığına inanıyorum” diye savunma yapamayacak. Kimseye geç demeyecek, mezhebiniz veya cemaatiniz ne diye soru soracaklar. Kimsenin kimliği kontrol edilmeyecektir. Kıyamet Günü, Rabbimize hayatı, davranışları ve niyetleri açıklayacağız, etiketleri değil.
Kuranı Anlamak İçin Meal Okumak Yeterli Mi?
Mealleri okuyalım, ancak çeviride yanlış anlamalara yol açabilecek pek çok Türkçe hata olduğunu da unutmayın. Kavramların incelenmesi olan Arapça’nın yorumuna girelim. Meallere bakıyorsunuz, dua edin, duanızı kabul edeyim gibisinden anlamlar verilmiş. İstekleri karşılanmayanlar da dualarımın kabul edilmediğini düşünüyor. Bu ayete göre namaz kabul edilecek mi? Bunların hepsi Türkçede yanlış kelime kullanımından kaynaklanmaktadır. Mevcut dili kabul etmek, tam olarak istediğinizi kabul etmek ve yapmak anlamına gelir. Halbuki Arapçada kabulün kaynağı cevap, karşılık vermektir. Öte yandan bu ayet, cevabın kaynağından bir cevap vermek ve karşılık vereyim anlamı bulunmaktadır. Kuran’ı doğru anlamak ve uygulamak için ilk şey tercümesini okumaktır, ancak yeterli değildir. Kuran’ın kendine özgü üslubunun tüm yönlerini herhangi bir dile çevirmek imkansız olduğu için, Kuran o sıralarda belagatli muhatapla konuşur.
Kuranı Anlamak İçin Ne Yapmalıyız?
Kuran’ı doğru anlayabilir miyiz, yaşayabilir ve “son” un öncülerine katılabilir miyiz? Bu payı alan çok az kişiden biri olabiliriz Aşağıdaki noktaları ciddiyetle kabul ettiğimiz sürece:
Önyargımızdan vazgeçelim ve şu görüşü kabul edelim: Günahsız hoca yoktur, kimse Allah’tan vahiy almaz. Allah, peygamberden başka kimsenin yanlış görüşlerini vahiy ile düzeltmez. En saygın bilim adamı da dahil olmak üzere yanlış olan şeyler vardır. Herkes ahirette tek başınadır. Bir alimin bilgisini diğerinin bilgisiyle karşılaştırmak için, her ikisinin üzerinde de bilgin olmalıdır. Evliyaları, cübbe ve sakalına göre tasnifleyen şeytanın maskarası olur.