Asıl ismi İbrahim b. Ali b. Ömer el-Ensari el-Metbûlî olmakla birlikte, doğum yeri ve doğum tarihi hakkında bilgi bulunmamaktadır. Büyük bir İslam evliyası ve keramet sahibi olan Metbûlî, 877 yılında Kudüs yolunda vefat etmiştir.
Metbûlî’nin Kerametleri
Metbûlî, Hz. Muhammed (s.a.v)’i rüyalarında çok sık rüyalarında görürdü bunları annesine anlatırdı. Annesi ona peygamber efendimiz (s.a.v)’i uyanıkken görürsün er kişi olacağını söylemesinden bir süre sonra, kendisini uyanıkken gördüğü müjdesini annesine iletmiş ve annesi ona er mertebesine kavuştuğunu söylemiştir.
Metbûlî hazretleri, hac yolu yakınlarında hurma fidanları dikmek istemektedir ve su kuyusu aramaktadır. Birkaç defa kuyu açtığı halde su bulamamasından sonra, Resulullah’tan yardım diledi ve ertesi gün su çıkacak yerin alametlerini izledi ve burası kazarak su buldu. Bu kuyu bugün hala açıktır ve insanlar bu kuyudan faydalanmaktadır.
Ömer el-Ensari el-Metbulî, çok fazla ibadet ettiği halde mertebesini düşük bulduğu bir öğrencisine babasının kendisinden razı olup olmadığını sorar ve öğrencisi ona babasının kendisinden razı olmadığını söyler. Bunun üzerine öğrencisi ile birlikte babasının mezarlarına giderler. Yanlarında bulunan Yusuf eş-Kürdî, tanıklık ettiği olayı Allah üzerine yemin ederek şöyle anlatır: “O gencin babası kabrinden çıkarak doğruldu ve Metbûlî’nin oğluna helallik vermesini söylemesi istemiş ve babası ben oğlumdan razıyım, hakkım ona helaldir dedikten sonra kabrine geri döndü.
Bir gün bir kadın, ağlayarak Metbûlî’ye oğlunun Frenkler tarafından götürüldüğünü söyler ve oğlunu geri alabilmek için yalvarır. Metbûlî oracıkta Allah’a dua etmeye başlar ve oğlu tüm talebelerinin gözü önünde çıkagelir.
Metbûlî, huzuruna gelen kimselerin işlediği günahlarını ve kusurlarını görebilirdi.
Bir gün bir kadın, çocuğuna dua etmesi için Metbûlî’nin huzuruna gelir. Metbûlî çocuk için dua okumaz ve hırsızlık yapanların karşısına gelmemesine söyler. Bu sözler üzerine çok kızan kadın, çocuğunu da alıp oradan uzaklaşır ve daha sonra bu çocuğun hırsız olduğu ortaya çıkar.
Birgün Metbûlî, dere kenarında evi olan birinin evine konuk olur. Ev sahibi misafirlere hizmet etmekle meşgul olduğu sırada, küçük çocuğu bu suya düşerek sürüklenir. Uzun süre kimse çocuğun suya düştüğünden haberdar olmaz. Olayı fark ettiklerinde koşarak Metbûlî’nin huzuruna çıkarlar. O da onlara, çocuğun Zahir Camii yakınlarındaki köprüde olduğunu söyler ve çocuğu yaşar vaziyette orada bulurlar.