Midyen Bin Ahmed El-Eşmûnî Kimdir? Eserleri ve Hayatı

Doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Gerçek adı Ahmed eş-Esmûnî’dir ve Mısır’da doğmuş, evliyadır. Anne tarafından soyu Midyen Magribî’ye dayanır. İsmindeki Eşmûnî, doğup büyüdüğü belde olan Esmun’a nispeten verilmiş, H. 862 (M.1457) tarihinde vefat etmiştir. Bazı kaynaklarda bu tarihten 12 yıl önce öldüğü yazmaktadır.

Ahmed El-Eşmûnî, dönemin büyük evliyalarından olarak bilinen Ahmed Zâhid hazretlerinin hizmetine girmiş ve kendisinden eğitim alarak yüksek mertebelerine erişmiş öğrencilerinden birisi olmuştur. Hocası Ahmed Zâhid vefat ettikten sonra Muhammed Hanefi’nin hizmetine girmiştir ve tasavvuf ilmine ilgi göstermiştir. Dönemin büyük evliyalarından birisi olmuş ve namı tüm Müslüman aleminde yayılmış, kendisinin ilmi ışığından faydalanmak ve feyz almak isteyen birçok öğrenciye hocalık yapmış ve yetişmelerinde yardımcı olmuştur. Keramet sahibi olarak bilinir.

Kerametleri

Bir gün dergâhın birisinin mescidine bir minare yapılmış ve ustalar oradan ayrılmak üzereyken bu minarenin yatay vaziyette durduğunu fark etmişlerdir. Herkes minarenin yıkılacağını ve çevredeki evlere zarar vereceğini düşünmüşler. Ustalar ne yapacaklarını düşünürken sonunda minareyi yıkmaya karar verirler. Bu sırada buradan geçmekte olan Eşmûnî hazretleri, sırtını minareye doğru yaslamış ve düzeltmiş, çevredeki insanlar bunun üzerine hayrete düşmüşlerdir. Bu minarenin günümüze kadar sağ salim ulaştığına dair rivayetler bulunur.

Uzak yerlerden kendisinden eğitim almak ve feyzlerinden yararlanmak isteyen bir öğrencisi, hocasına gelerek kendisinin yanına gelmek için uzun yollar kat etmek zorunda kaldığını, bu yüzden memleketine dönerek tüm mallarını satıp yakınlarında bir yere yerleşmek istediğini ve münasip olup olmayacağını sorması üzerine hocasına ona uygun olduğunu belirtmiş ve hocası bir gün yol giderek memleketindeki para edecek her şeyi satmış ve hocası Midyen Bin Ahmed Eş-Eşmûnî’nin yanına varmak üzere yola çıkmış, bu sırada yaptığı bir gemi yolculuğunda çıkan şiddetli fırtınada sarığının altında sakladığı altınları suya düşürmüştür. Hocasının yanına giderek başına gelen bu olayı anlatan talebesi, hocasının kendisine tebessüm ettiğini ve daha sonra üzerinde oturduğu seccadenin altında tuttuğu altın kesesini çıkararak öğrencisine teslim etmiştir. Üzerinden hala sular damlayan kesenin aynı kese olduğunu gören talebesi, bunun hocasının bir kerameti olduğunu anlamıştır.

Günün birinde yaşlı bir kadın, Midyen Eşmûni’nin huzuruna gelerek kendisine bir kese altın vermiş kendisinin cennete girebilmesi için kefil olmasını istemiş, bunun üzerine hoca selahiyetli olmadığını bunun mümkün olmadığını söyleyerek reddetmiş. Ancak buna rağmen kadın altınları bırakarak oradan uzaklaşır.

Yakın zaman içerisinde kadın vefat eder ve kadının yakınları, vekaletin sahih olmadığını söyleyerek Eşmûnî’den bu altınları geri ister. Eşmûnî yarın gelmeleri halinde altınları alacaklarını söyler ve varislerin hepsi aynı gece yaşlı kadının rüyasına girdiğini ve bu rüyada altınları Eşmûnî hazretlerine bırakmalarını, bu altınları kendisinin talebelerine harcaması bırakması için bıraktığını söyler ve varisler altınları almaktan vazgeçerler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir