Yaşadığı dönemin ünlü din âlimlerinden birisi olan Molla Hüsrev asıl ismi Mehmed olan büyük bir zattır. Babası Sivas yöresinde bulunan Türkmen boylarından Varsak kabilesinin beyidir. Bazı kaynaklarda ise kendisinin Frenk ya da Rum asıllı olduğu bilgisine rastlanır. Fakat objektif bir değerlendirme yapıldığında birinci görüşün daha ağırlıkta olduğunu söyleyebiliriz. Dürerü’l-ḥükkâm isimli Molla Hüsrev’in eserinde dedesinin isminin Ali olduğu yönünde bilgi mevcuttur. 1439 yılında satışta olan kitabın satış belgesinde kendi ismini Mehmed Bin Ferâmurz Bin Hoca Ali olarak ifade ettiği görülmektedir. Tarih kaynaklarında bulunan yanıltıcı bilgiler dikkate alınmadan değerlendirme yapıldığında kendisinin Sivas-Tokat bölgesinde yer alan köylerden birisinde dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Bir kısım kaynaklarda doğduğu köyün Yozgat’ın Yerköy ilçesine bağlı Karkın köyü olduğu yönünde bilgilere rastlanır.
Molla Hüsrev’in İlmi
Taşköprizâde’nin yazdığı eserlerden anlaşıldığı üzere Molla Hüsrev’in babası, kendisi küçük yaşta iken vefat etmiştir. Bu olaydan sonra kendisi eniştesinin himayesinde yetişmiştir. Bu sebeple kendisine Hüsrev kaynı lakabı takılmıştır. Sonrasında halk arasında direkt olarak eniştesinin adıyla, Hüsrev ismi ile anılmıştır. Molla Hüsrev’in ilmi yaşantısı eniştesinin yanında deva etmiştir. İlk eğitim dönemini Rum vilayetinde alan Molla Hüsrev Bursa’da yaşayan ve aynı zamanda Molla Fenârî’nin de oğlu olan Bursa Kadısı Yusuf Bali’den icazet almıştır. Bu dönemden sonra eğitim hayatına devam etmekle birlikte talebeler de yetiştirmiştir.
Molla Hüsrev’in Resmi Görevi
İlmi anlamda kendisini sürekli geliştiren Molla Hüsrev’in resmi görevi Şah Melek Medresesi’nin Edirne’de bulunan müderrislik makamına tayin edilmesi ile çok daha özel bir boyut kazanmıştır. 1435 senesinde yine Edirne’de bulunan Çelebi Medresesi’nde müderrislik görevine atanması ile devlet görevini devam ettirmiştir. 2. Murad’ın, saltanatı 1444 senesinde oğlu 2. Mehmed’e devretmesinin ardından kendisi de kazaskerliğe atanmıştır. Bu dönemde müderrislik mi yoksa kadılık mı yaptığı yönünde net bir bilgi tarih kaynaklarında yoktur. 2. Murad’ın tekrar tahta çıkışını müteakip kendisi de Edirne kadısı olarak atanmıştır. Fatih Sultan Mehmed’in tekrar tahta çıkışından sonra Molla Hüsrev’in akıbeti ağırlıklı olarak müderrislik ve kadılık vazifesi ile devam etmiştir. Muhtemeldir ki bu dönemde kendisi kadılık görevinden ayrılıp kendisine belli miktarda bir maaş bağlanmıştır.
Molla Hüsrev İstanbul’un Fethi
Molla Hüsrev İstanbul’un fethi sırasında Sultan Mehmed’e destek olan gruba mensup idi. İstanbul’un fethedilmesinden sonraki süreçte Molla Hüsrev’e İstanbul Kadısı Hızır Bey’in vefat etmesi üzerine bu görev tevdi edilmiş, ayrıca Ayasofya, Galata ve Üsküdar Medreselerinde müderrislik görevinde bulunmuştur. Tarih kaynaklarına göre Sultan Mehmed’in bir düğün merasiminde Molla Gürani’yi sağına, Molla Hüsrev’i soluna aldığı yazılır. Bu durumdan Fatih’in kendisine ayrıca ehemmiyet verdiği sonucuna ulaşabiliriz. Belli bir süre İstanbul’da kalan söz konusu zat kadılık görevinden ayrılarak Bursa’ya gitmiştir. Burada bir medrese yaptırarak dersler vermiştir. Fatih’in bizzat daveti üzerine tekrar İstanbul’a gelmiş ve İstanbul Müftülüğü görevinde bulunmuştur.