Yüce Allah, hayatın esaslarını Kuran’da kullarına bildirmiş ve kitabında insanlara bazı hakikatleri bildirmiştir. O zaman bu kurallar peygamberlerinize ve mü’minlerinize aittir. Mümin İslamın Şahsiyetini Korumak Zorunda Mıdır?
Onun emir ve yasaklarından dolayı egemenlik sadece Allah’a aittir. Müslümanlar imanlarını korudukları, Allah’ın emir ve yasaklarına itaat ettikleri, ibadet ve helal hayatta yaşamaya çalıştıkları sürece en üst konumdadırlar. Bunlar Allah’ın sözleri ve müminlere vaatlerdir.
Kullarına, üstünlüğün yalnızca inanç ve davranıştan kaynaklandığını açıkça söyledi. Bu nedenle, inananlar arasındaki avantajlar doğrudan inanç ve davranışlarla ilgilidir. Ancak kimin daha yüksek olacağına Yüce Allah karar verir, her şeyi bilir.
Mümin İslamın Şahsiyetini Korumak Zorunda Mıdır?
Bu nedenle Müslüman, İslami kişiliğini korumalı ve sürdürmelidir. Bu hedefe ulaşmanın yolu, kesin inanç ve kararlılıktan geçer. İslami kişiliği oluşturan inanç ve inançların korunması, emir ve yasakların mutlak uygulamasıyla sağlanır. İmanı baltalayacak tüm inanç ve sistemler, düşünceler ve değerler kişinin İslami kişiliğini aşındıracaktır. Allah’ın verdiği emir ve yasaklara uyulmaması, İslam halkının karakterini belirsizleştirecektir.
Dolayısıyla İslam hakikatiyle çelişen fikirleri veya sistemleri kabul edenlerin İslami bir kişiliği yoktur. Kişiliği korumanın bir başka yolu da müminlerin kafirleri, ateistleri, müşriklere katılanları, Müslüman gibi görünen ve özgüvenleri düşük olanları anlama yükümlülüğünün bulunmasıdır. Kâr için onları yüceltmek değildir.
Bununla birlikte, bilinmesi gereken bir şey, bunun alçakça olduğunun açıkça bilinmesi ve asla aşağılama ve şiddete dönüştürülmemesi gerektiğidir. İnananlar yalnızca kendi düşük öz saygılarını bileceklerdir. Tanrı bunu bilecek çünkü onları vasıfsız olarak nitelendiriyor. Sadece bu değil, yapılması gereken şeyler de var. Dinimiz, şiddet içeren dil ve vücutla yapılan şiddet eylemlerini kesinlikle yasaklar. Bugün dilinizle aşağıladığınız kişi yarın mümin olabilir. Bu nedenle Yüce Allah, sadece kalpte ve zihinde aşağılıktan söz eder.
Mümin Olarak İslamın Şahsiyeti
Müminin statüsü ve malî durumu ne olursa olsun Allah katında aşağıdır. İnananlar, inanmayanlardan veya İslam’a açık bir tehdit oluşturanlardan korkuyorlarsa korkacaklar, savaşmayacaklar, hak aramayacaklar, o zaman kendi kişiliklerini koruyamayacaklar ve kendi kişiliklerini göstermeyecekler. Topluluk yaşamında ve uluslararası ilişkilerde durum aynıdır.
Bencil siyasetçiler, menfaat düzenini savunanlar ve üyeleri, karaborsadan para kazananlar, rüşvet ve rüşvet kabul edenler, hayatın merkezine madde koyanlar, cinsel özgürlüğü savunanlar, İslam ile savaşanlar birçok konu ve maalesef toplumumuzda bunun tam tersi yüceltildiği söyleniyor.
Dinimiz olan İslam, bu insanlara karşı savaşmamızı ve İslami şahsiyet önererek ilim ve ilim alanlarında savaşmamızı söylemektedir. Ancak bu şekilde İslam’ın şahsiyeti ortaya çıkarılabilir. İslam’ın misyonu, İslami değerleri savunmak, onları en iyi şekilde yorumlamak ve örnek teşkil ederek örnek teşkil etmektir.
Kendi çıkarları için pohpohlayan, ruhlarını kendi çıkarları için satan, toplumdan çok kendi kişisel çıkarlarını düşünen ve görünüşlerinden dolayı her türlü yolun izin verildiğini düşünen, ancak haklarını bile yaymayan bu insanlar hayata olan inanç sadece en ufak bir zarardır ve topluma en çok ziyan eden kişidir.
Sahte Müminlerden Uzak Durun
Bu toplum, müminlerin zayıflığını para toplamak, cami inşa etmek veya okul yapmak için kullanan ve sonra toplanan parayı bankaların çıkarlarına yatıranlardan büyük kötü sonuçlar gördü.
Bu nedenle, bir kişinin gerçek bir mümin olup olmadığını sadece görünüşünü ve ne yaptığını değerlendirerek anlamak imkansızdır. Elbette bir Müslüman, mümin olduğunu ve yapması gerektiğini göstermek için kendi yaşam tarzını kullanır.
Bizimki gibi toplumlar bu tür dolandırıcılardan zarar gördü ve hala acı çekiyor. Müslümanlar bu tür insanlara İslami bir kişilik göstermeli ve bu tür insanlardan uzak durmalıdır.