Müslümanların her şeyi güzelleştirme yükümlülüğü vardır, çünkü Yüce Allah güzeldir ve sadece güzelliği sever. Güzelliği sevdiği için yarattığı her canlıyı da onlar gibi güzel yarattı. Göğü bir lamba gibi yarattı, adım attığımız dünyaya her türlü güzelliği sağladı. Kullarına ruhtan verdiği en güzel nitelikleri ve nitelikleri verdi. Bizi en güzel ve örneği bulunmayan bir şekilde yarattı. Hangi hizmetkarın daha iyi yapacağını test etmek için ölümü ve yaşamı yarattı. Cennet ve cehennem bu sınavı geçenler ve geçemeyenler için yoktan var edilmiştir. Kuran’da kulunun yapmasını ve yapmamasını istediğini en güzel sözlerle söyledi. Yüce Peygamberimiz örnekler verdi. Müslümanlar yemekten kalkmaya, selamlamaya, giyinmeye, ticaretten adalete ve siyasete kadar tüm önemli faaliyetlerle ilgilenmelidir.
Güzelleştirme kavramı iki koşul altında ortaya çıkar. Birincisi şekil olarak güzellik, ikincisi ise doğadaki güzelliktir.
Şekillere Bağlı Olarak Güzellik
Yapılacak şeyler Tanrı’nın kutsal kanununu içermeli ve akılcı bir şekilde yapılmalıdır.
Yüce Allah’ın vahyine göre yapılan tüm eylemler iyiliktir. Bu davranışlar, bilgiye sahip oldukları ve makul oldukları için iyi davranışlardır.
Karaborsa yoktur ve faiz ve aldatma ticareti dikkatli hesaplamanın yelesidir. Hem vahiy hem de akıl için geçerlidir. Trafik kurallarına uymak iyi bir davranıştır. Kamu yararı olduğu için bu kuralların doğruluğuna uyulur.
İyi davranışlar arasında parklar ve bahçeler inşa etmek, doğayı yeşil tutmak, çocuklar için oyun alanları açmak, fiziksel engelli insanlar için koşulları iyileştirmek ve kaldırımları ve binaları kendilerine uygun hale getirmek sayılabilir. Veya en basitinden yolda gördüğünüz bir taşı kaldırıp da kenara atmak da iyi bir davranış olarak sayılır.
Öze Bağlı Olarak Güzellik
Resmen söylemek gerekirse, sanki Allah’a bakıyorlar ve Allah’ın ona sadece onun yanında baktığını fark ediyorlarmış gibi vahiy ve makul eylemler yapmaktır. İnsanları, vahyin desteklediği bilimsel ve akılcı gerçekleri anlamaya ve kişisel çıkar için değil, toplumun yararına her güzel şeyi yapmaya çağırmak ve yönlendirmek, kültür, sanat, spor ve benzeri alanlarda faaliyet gösterirken kendilerini uzakta hissetmeleri kişisel benlik ve memnuniyetten.
Peygamber Efendimiz “Öldürseniz bile iyi öldürebilirsiniz” demiş. Birinin “Bir kişiyi öldürmek nasıl kötü bir davranış olabilir, ancak insanlara bunun iyi bir şey olabileceğini söyleyebilir” dediğini görüyoruz. Ancak ev sahibimiz burada çok önemli bir incelik vurguladı. Mümin elinden geldiğince acı çektirmeden öldürmeye çalışır, ayrıca daha güzel olabileceğini ve hayattaki tüm eylemlerini kolayca tamamlayabileceğini söylemeye çalışır.
Her Güzel Mesele İbadettir
Her işi iyi yapmamızın bir nedeni var. Çünkü iyilik, esas itibariyle bir tür ibadettir ve Allah bizden onu güzelleştirmemizi istediği için, aslında onun emirlerini yerine getiriyoruz ve ibadet yapıyoruz. Bu anlayışla müminler, özünde ve biçimde ellerinden geleni yapmalı, Allah tarafından mükafatlandırılmalıdır. Her iyilik ibadettir ve her ibadetin özünde iyilik olduğu ilkesi, müminin asla unutmayacağı bir durumdur, tüm iyiliklerini ve ibadetlerini bu bilinçle yapmalıdır. İbadet eylem gerektirdiği için aslında bir ameldir.
Yukarıdaki tespitler, felsefi yöntemler ve anlatım biçimleri değil, Kuran’ın gerçekleridir.
Kuran okuyan insanlar, ibadet ile güzelleştirme arasında bir bağ kurulduğu bu durumu rahatlıkla anlayabilirler. Kuran, insanoğlunun yaratılış amaçlarından birinin iyilik yapmak ve ibadet etmek olduğunu vurgulayarak bu iki fenomen arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarır.
İnsanlar doğal olarak iyiye ve kötüye eğilimlidir. Bu nedenle müminlerin her şeyi güzelleştirmesi kolay değildir. Bu nedenle insanların Tanrı’nın yardımına ihtiyacı var. Burada “dua” kavramı devreye girmiş ve duanın önemi ortaya çıkmıştır.