5 nisan 1279 senesinden ısır sınırları içerisinde yer alan Kûs beldesinde dünyaya gelen Nüveyrî, Nüveyre köyüne mensup olduğundan bu ismi almıştır. Nüveyrî’nin soyu Hz. Ebu Bekir’e dayandığı için kendisine Bekr kabilesi manasına gelen Bekrî nisbesi verilmiştir. Kendisi gibi babası da ilim aşığı bir zattır ve Memlük idaresinde bulunan birçok divanda kâtip olarak çalışmıştır. Nüveyrî ilk tahsil dönemini doğduğu beldede tamamlamayı müteakip Kahire’ye gitmiştir. Burada birçok İslam aliminden çeşitli alanlarda dersler almıştır. Söz konusu hocalardan dini ilimlerin yanında Arap dili ve edebiyatı alanında da çeşitli dersler almıştır. Bu eğitimlerin yanında hüsn-i hat ilmi ile de meşgul olmuştur. Özellikle hadis ilmine özel ilgisi bulunan Nüveyrî gençlik döneminde kitap satarak geçimini sağlamıştır.
Nüveyrî’nin İlmi
Nüveyrî’nin ilmi bir yandan gelişmeye devam ederken bir yandan da devlet kademesinde görev almıştır. Nüveyrî dönemin halifesi Muhammed Bin Kalavun döneminde Dîvânü’l-has kurumunda memuriyet hayatına başlamıştır. Bu görevden sonra Kahire’de yaptırılan bir medresede vakfiyenin metin suretlerinin çoğaltılması görevinde çalışmıştır. Bu görevde bulunduğu sırada vakfın idaresinde sorumlu yöneticinin rüşvet ve yolsuzluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılmasından kesinlikle tereddüt etmemiştir. Kendisine 1302 senesinde Dîvânü’l-hassta bulunan malların idaresi görevi verilmiştir. Bu görev esnasında yaklaşık 2 yıldır Moğol Devletinin işgali altında bulunan Suriye’ye gönderilmiştir. 1303 senesinde Dımaşk bölgesini işgal etmek isteyen İlhanlı güçlerine karşı verilen direnişe katılan Nüveyrî 1304 senesinin Nisan ayında tekrar Mısır’a dönmüştür. Buraya döndükten sonra yukarıda zikredilen vakfın idaresine devam etmiştir.
Nüveyrî’nin Medrese Hizmeti
Nüveyrî’nin medrese hizmeti Muhammed Bin Kalavun’un iktidarı döneminde Nâsıriyye Medresesi’ne mülazım olarak görevlendirilmesi ile sürmüştür. Sultanın kendisine aşırı güvenmesi ve çeşitli görevlere kendisini tereddütsüz getirmesi konusunda kendine güveni artan Nüveyrî’nin kabına sığmayan hal ve hareketler sergilediğini söyleyebiliriz. Bu durum tarih kaynaklarında sultanın vekilharcı İbn Abbâde ile ilgili aşağılayıcı sözler sarf etmesinden anlaşılır. Nüveyrî’nin attığı bu yanlış adım Sultan tarafından hoş karşılanmamış ve Emlakine el konulmuştur. Kendisi Kahire’den sürgün edilip, Dîvanül inşa başkanı olarak Trablus’a gönderilmiştir. Burada bir müddet kalan Nüveyrî nâzırü’l-ceyş ve müstevfi görevlerine atanmıştır.
Nüveyrî’nin Kahire’ye Dönüşü
Nüveyrî’nin Kahire’ye dönüşü Murtahiye ve Dakhaliye’ye divan nazırı olarak atanması ile gerçekleşmiştir. Kendisi hayatının sonuna kadar bu iki idarenin mali konularından sorumlu yetkili olarak görev yapmıştır. 5 Haziran 1333 senesinde Kahire’de vefat etmiştir. Kendisi dini ilmin yanında şairlik yönü de çok kuvvetli bir şahıstır. Hayatının her aşamasında orta seviyede edebi nesir alanında eserler kaleme almıştır. Müderrislik mesleğini hayatının gayesi edinen söz konusu şahıs, ilim sahibi nesiller yetiştirmiş ve İslam coğrafyasına kazandırmıştır. Yaşadığı toplumun halkı ve idarecileri tarafından büyük takdir gören ve her ortamda hürmet gören şahıs kutlu bir yaşam sürmüştür.