949 senesinde Bağdat’ın kuzeyinde bulunan Ukbera bölgesinde dünyaya gelen Şeyh Müfid meşhur İslam âlimlerinden birisidir. Güney Araplar kabilelerinden Beni Haris Bin Kab kabilesine mensup olan babasının İmamiyye Vastındaki muallimlerden olduğu için kendisi İbnül Muallim olarak anılır. Fakat belli süre dine hizmetinden sonra kendisi Şeyh Müfid olarak anılmaya başlamıştır. Bu lakap kendisine küçük yaşta ders öğrendiği hocaları tarafından verilmiştir. İlk eğitim yıllarını babasından almıştır. Babasından ders almayı müteakip eğitim maksadıyla Bağdat’a gitmiştir. Burada Mensur Camiinde verilen hadis sohbetlerine iştirak etmiştir. Burada birçok İslam âliminden dini konularda ders almış ve ilmini yüksek bir seviyeye getirmiştir. Şeyh Müfid yaşadığı dönemde İmamiler’in kelam alanında lideri ve mezheplerinin de sözcüsü olarak kabul görmüştür.
Şeyh Müfid’in İlmi
Kendisinden sonra gelen âlimler de Şeyh Müfid’in ilmi konusunu işlerken kendisinden söz konusu mezhebin sözcüsü ve lideri olarak bahsetmişlerdir. Bağdat’ta katıldığı ilmi tartışmalarda kendisini Bağdat yöresine tanıtmıştır. İlmi tartışmalara yönelik Derbürriyah Camisinde ve kendi evinde çeşitli toplantılar düzenlemiştir. Tüm gayretini öğrenci yetiştirme alanına sarf eden Şeyh Müfid tüm gelirini mali durumu kötü olan öğrencilerine harcamıştır. Yaşadığı dönemde çok sayıda öğrenci yetiştirmiş ve kendi ilmini yıllar boyunca öğrencileri vasıtası ile insanlara aktarmıştır. Birçok farklı mezhebe mensup din âliminden ders almasından dolayı dini meselelere çok geniş bir çerçeveden yaklaşmıştır. Yaşadığı süreçte tek hedefi İmamiyye mezhebine hizmet etmek ve bu mezhebin bildirdiği hususlarda insanları aydınlatmaktır. Dini hususlara yönelik sorulan sorulara vermiş olduğu cevaplarda İmamiyye mezhebine yönelik kaynakları baz almıştır.
Şeyh Müfid’in Şerh Düştüğü Konular
Şeyh Müfid’in şerh düştüğü konular başlığı altında tarih siyerleride yer işgal eden belli hadiseleri sayabiliriz. Kendisi yaşadığı dönemde ahir zamanda Mehdi’nin gelmesinden önce kurulacak olan idari birimlerin meşru olmadığı yönündeki Şia görüşüne şerh düşmüş ve bazı şartlarda bu birimler ile iş birliği yapılabileceğine dair fetvalar vermiştir. Kendisinin bu kapsamdaki görüşü Şii Büveyhiler ile arasında bir yakınlık oluşmasına vesile olmuştur. 1008 yılında Bağdat’ta şii ve sünni toplumlar arasında cereyan eden iç savaşta rol oynadığı gerekçesi ile sürgüne gönderilmiştir. Belli bir süre sürgünde kalan Şeyh Müfid 1022 senesinde tekrar Bağdat’a dönmüştür. Aynı yıl Bağdat’ta vefat ederek Muhammed El Cevad’ın kabrinin yanı başına defnedilmiştir.
Şeyh Müfid’in Kişiliği
Şeyh Müfid’in kişiliği ile ilgili yazılan eserlerde neden imamlarla ilgili meseleleri ısrarla savunduğuna dair herhangi bir aklıselim açıklamaya rastlanamaz. Şeyh Müfid yaşadığı dönemde bazı kimselerin Peygamber Efendimiz’in bazı hal ve hareketlerini unutkanlık sonucu yanlış şekilde rivayet ettiklerini savunmuştur. Şeyh Müfid’in yazdığı eserlerin birçoğu İslami esaslara yönelik sorulan sorulara yönelik verdiği cevaplara binaen yazılmıştır. Şeyh Müfid kendisinden sonraki dönemde yaşamış olan şii alimlerin yararlandığı ve ilminden istifade ettiği bir hoca olarak anılmaktadır.