Şeyh Nureddîn, İstanbul’da yetişmiş evliya zatlardan birisidir. Asıl adı Şeyh Seyyid Nureddin Efendi’dir. Aynı zamanda Şeyh Alaüddin Efendi’nin de torunu olan Şeyh Nureddîn 1652 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. 1747 senesinde de yine İstanbul’da Hakk’a yürümüştür. Vefat ettikten sonra naaşı Sünbül Efendi dergâhının sınırları içerisinde defnedilmiştir.
Şeyh Nureddîn çok küçük yaşta iken babasını kaybetmiştir. Öksüz olarak hayatını sürdüren Şeyh Nureddîn dönemin sayılı din âlimlerinden olan Şeyh İbrahim Nakşi Sünbüli Hazretlerinin himayesi altında yetişmiştir. Henüz 26 yaşına ulaştığında hocasında her türlü imli terbiyeyi almayı müteakip hilafet mertebesine ulaşmıştır. Hocasının vefat etmesinden sonra Sünbül Dergahı’nın başına geçen Şeyh Nureddîn bu dergahta önemli dini hizmetlerde bulunmuştur. Bu dergâhta tam 69 sene ilim öğrenmiş ve öğretmiştir. Bu dergâhta birçok talebe yetiştirmiştir.
Şeyh Nureddîn’in İlmi
Şeyh Nureddîn’in ilmi dönemin İstanbul halkı ve devlet büyükleri tarafından takdirle yâd edilirdi. Kendisi tüm halkın hürmet ve itibarına mazhar olmuştur. Nur yüzlü şahsa İstanbul halkı büyük hürmet göstermiştir. Şeyh Nureddîn’nin dergâhına giren bir şahıs talebelerin bu dergâhtaki hallerini gördükten sonra Onlara büyük bir hayranlıkla bakıyordu. Kendi kendine keşke ben de Onun talebesi olsam şeklinde hayıflandı. Kendisi bu hal üzere iken Şeyh Nureddîn söz konusu şahsın yanına gelmiş ve “evladım, hocanın yanında kal, O çok mübarek bir şahsiyettir” şeklinde kendisine tavsiyede bulunmuştur. Bu sayede Şeyh Nureddîn hem söz konusu şahsın kalbindeki düşünceyi okumuş hem de kendisine doğru olan yolu ve hocasına bağlılığını göstermiştir.
Şeyh Nureddîn’in İnziva Hayatı
Kendisi ile ilgili kaynaklar incelendiğinde Şeyh Nureddîn’in inziva hayatı çok dikkat çekicidir. Söz konusu zat 1739 senesinden itibaren tam 7 yıl Huseyn Dede ile birlikte kalarak inziva hayatı yaşamıştır. Huseyn Dede ile arasında herkesin gıpta ile baktığı bir muhabbet vardı. Şeyh Nureddîn’nin vefat hadisesi de son derece ilgi çekici ve ibretlik bir durumdur. Talebeleri ile birlikte zikir halinde bulunurken derinden bir “Allah” lafzı sonrasında son nefesini vermiştir. Cenazesine dönemin Osmanlı Sultanı 1. Sultan Mahmut ve üst düzey devlet büyükleri katılmış ve gözyaşı dökmüşlerdir. Mübarek şahsın cenazesi Fatih Camii’ne götürülmüş ve cenaze namazı da dönemin şeyhülislamı Zeynel Abidin Efendi tarafından kıldırılmıştır. Mübarek zatı kabrine dönemin sadrazamı Mahmut Paşa indirmiştir. Belli bir süre sonra kabrinin olduğu yere türbesi inşa edilmiştir.
Şeyh Nureddîn’in Kişiliği
Şeyh Nureddîn’in kişiliği son derece örnek alınacak bir karaktere sahipti. Hayatı boyunca İslam dinine hizmet gayesinin dışında bir inanç gütmeyen söz konusu şahıs bu kapsamda çok değerli talebeler yetiştirmiştir. Cömertliği ve yardımseverliği hayat tarzı olarak benimseyen mübarek zat dergâh hayatına ve inziva yaşantısına ayrı bir ehemmiyet vermiştir. Kendisinin adı uzun yıllar anılmış, eserlerinden istifade edilmiştir.